Apiterapi - Nedir

En yaygın bilinen yöntemi arı iğnelerinin medikal kullanımını içeren arı zehri terapisidir.

Apiterapi

Apiterapi, arı poleni, bal, arı tutkalı, arı sütü, balmumu ve arı zehri gibi bal arısı ürünlerinin terapatik kullanımını içerir. Apiterapinin en yaygın olarak bilinen ve en iyi şekilde uygulanan yöntemi Arı Zehri Terapisidir. Bu terapi arı iğnelerinin medikal olarak kullanımını içerir. Arı zehrinin iltihaplanmaları azalttığı ve vücudun bağışıklık sistemini geliştirdiği düşünülmektedir. Birçok kişi apiterapiden bahsederken Arı Zehri Terapisini kastetmektedir. 

Bal arısı zehri kırktan fazla aktif madde içerir. Bu aktif maddelerinin çoğunun fizyolojik etkileri vardır. Arı zehrinde en fazla miktarda bulunan bileşen iltihap sökücü özelliği olan melitindir. Bu madde vücudun kortisol üretmesini sağlar. Kortisol vücudun kendi kendine iyileşmesine yardımcı olan bir ajandır. İltihap sökücü özelliği olan melitin hidrokortisoldan 100 kat daha etkilidir. Paul L. Cerrato’nun makalelerinde deneylerin melitinin vücuttaki iltihaplı reaksiyonları yavaşlatabileceğini gösterdiği belirtilmektedir. Bu nedenle arı zehri romatizmalı arterit gibi iltihaplı sağlık durumlarının tedavisinde etkili olabilir. Farmakolojik etkileri olabilen diğer bileşenler arasında sinir iletimini geliştiren apamin; iltihap sökücü ve analjezik özelliği bulunan adolapin ve depresyonda önemli bir rol oynayan norepinefrin, dopamin ve seratonin gibi diğer sinir taşıyıcılar yer alır.     

Arı Zehri Terapisi en sık olarak bağışıklık sistemi hastalıkları ve iltihaplı rahatsızlıklar için uygulanır. Terapinin tedavilere karşı dirençli MS belirtilerinin hafifletilmesinde kullanılması umut vericidir. MS rahatsızlığı bulunan 1.300’den fazla kişi terapinin yorgunluk ve kas ağrılarını iyileştirmesinin yanı sıra istikrarı da sağladığını söyleyerek tedaviye destek olmak üzere Amerikan Apiterapi derneğine yazılar göndermiştir.   

Tedavi için bir arı cımbız ile kavanozdan veya kovandan alınır ve vücutta arı iğnesinin batırılacağı yerde tutulur. Arının iğnesi 10-15 dakika kadar vücutta bırakılır. Bir seansta batırılan iğne sayısı ve seansların sıklığı hastanın dayanıklılığına ve sağlık sorunun doğasına bağlı olarak değişir. Eklem iltihabı için hastanın iki ile beş seans arasında değişen sayıda seansa ihtiyacı olabilir ve bir seansta iki veya üç iğne batırılır. Arterit gibi daha kronik bir rahatsızlığın tedavisi için bir seansta birkaç tane iğne batırılır ve seanslar 3 ay süre ile haftada iki veya üç defa olmak üzere uygulanır. MS tedavisi daha fazla çaba gerektirir. MS rahatsızlığına karşı terapiyi deneyenler terapinin işe yaramaya başlaması için altı ay süre ile haftada iki ve üç kez uygulanması gerektiğini belirtiyor. Terapiyi uygulayan doktorlar ortalama olarak haftada bir veya iki iğne uygular. İğnelerin sayısı tedavi edilen rahatsızlığa bağlı olarak seans başı bir ile otuz arasında değişiklik gösterebilir. Bu terapiyi uygulayan doktorlar canlı arı kullanmaz. Bunun yerine arı zehri enjektör formundadır ve cildin altına enjekte edilir. Daha fazla iğnenin veya enjektörün kullanılması halinde bir seanslık terapinin süresi uzar. 
Arıların medikal açıdan kullanılması antik çağlara dayanır. 2000 yıllık Çin medikal metinlerinde arılardan bahsedilir ve Hipoktat da arılar ile ilgili yazılar yazmıştır. Mısırlıların arılardan elde edilen merhemler ile hastalıkları tedavi ettikleri söylenir. Yunanlı doktor ve yazar Galen (129 - 216) arı tedavileri ile ilgili yazılar yazmıştır.  1888’de Avusturyalı bir Doktor Phillip Terc arı iğneleri ile ilgili ilk klinik çalışmalardan birisine ilişkin olarak Arı İğneleri ve Romatizma Arasındaki İlginç Bağlantıya İlişkin Rapor  (Report About a Peculiar Connection Between the Beestings and Rheumatism) başlığı altında bir yazı yayımlamıştır. Ardından apiterapinin kullanımı Avrupa ve Amerika’da yaygınlaşmıştır. Apiterapi, ağızdan ağıza yayılan bir popülarite ile kocakarı ilacı olarak yaygınlaşmıştır. Buna karşın yirmi birinci yüzyıl yaklaşırken medikal topluluklar apiterapi üzerinde çalışmalara başladı ve apiterapinin farmakolojik düzeyde kullanıma ilişkin çalışmalar yürütüldü. Klinik çalışmalar 2000 yılından itibaren başlasa da, terapiyi kullananların çoğu terapiyi kendi kendilerine veya uzmanlaşmamış bir pratisyen yardımcı ile uyguluyordu. Doktorlar terapiyi uygulamaya başlamışlardı; fakat çoğunlukla arı zehrinin enjekte edilebilir bir formu uygulanıyordu.   
Apiterapi Topluluğu arı zehrinin aşağıdaki durumlar üzerinde etkili olduğunu gösteren anektodsal verilerin olduğunu belirtiyor:
  • Arterit ve multipl sklerosis (MS) gibi bağışıklık sistemi sorunları
  • Hipertansiyon, düzensiz kalp atışı, damar sertliği ve varisli damarlar gibi kalp-damar hastalıkları
  • Adet dönemi öncesi sendrom, adet kanamalarına bağlı kramplar, düzensiz adet kanamaları ve kandaki glikoz seviyesinde düşme gibi endokrin sistemi rahatsızlıkları
  • Herpes 1 ve 2, siğil, meme iltihabı ve gırtlak iltihabı gibi enfeksiyonlar
  • Depresyon ve ani ruh hali değişiklikleri gibi psikolojik sorunlar
  • Romatizmalı arterit, osteoarterit, jüvenil romatizmalı arterit, kese yangısı ve tenisçi dirseği gibi romatolojik sorunlar
  • Egzama, sedef hastalığı, korn, siğil ve topikal ülser gibi cilt sorunları 
Apiterapi, son çare tedavi yöntemi olarak düşünülür; fakat geleneksel terapiler ve ilaç tedavilerinin etkili olmadığı kişiler için faydalı olabilir. MS hastaları tedaviyi denedikten sonra kendilerini daha az yorgun hissettiklerini, kas spazmlarının azaldığını ve istikrarın arttığını bildirmiştir. Romatizmalı arterit ve osteoarterit hastaları ağrıların ve şişliklerin arı iğnesi tedavisinin ardından azaldığını bildirmiştir. Ayrıca tedavinin romatizmalı şişlikleri ufalttığı da söylenmektedir. Diğer tedavi yöntemleri ile sorunlarından kurtulamayan kişiler için apiterapi faydalı olabilir.  
Terapiye başlanmadan önce, doktor alerjik reaksiyonlara karşı hastaya hafif bir arı zehri enjekte eder. Doktor alerjik bir reaksiyona karşı yanında şırıngada epinefrin bulundurur. Eğer hastanın arı zehrine alerjisi varsa, tedavi uygulanamaz. Canlı arı iğneleri kullanan uzman olmayan pratisyenler ve arı yetiştiricileri hastanın alerjik reaksiyonu olup olmadığını görmek için hastanın diz veya ön kol bölgesine bir arı iğnesi batırır. Test iğnesi, pratisyenin epinefrin içeren arı iğnesi kiti bulundurması halinde uygulanmalıdır. Eğer hastanın alerjisi varsa, alerjik reaksiyon genellikle 15-20 dakika içerisinde görülür. Nüfusun yaklaşık olarak %2’si böcek zehirlerine karşı alerjik reaksiyon gösterir. Buz, arı iğnesinin batırılacağı yeri uyuşturmak için kullanılabilir. Buz, aynı zamanda daha sonra ağrıyı yatıştırmak için de kullanılabilir. 
Arı zehri terapisi alerjisi, frengi ve bel soğukluğu sorunu bulunan ve geçici insüline bağlı diyabet sorunu olan kişilere uygulanmamalıdır.  

Enjeksiyonun veya arı iğnesinin batırıldığı yerde ağrı, kaşıntı ve şişmelerin oluşması normaldir. Hastalar, ciddi anaflaktik alerjik reaksiyonların solunum problemlerine, kardiyak çökmeye ve ölümlere yol açma ihtimaline karşı dikkatli olmalıdır. Bazı kişilerde iğnenin batırıldığı bölgede şişlik veya yara oluşabilir. Buna karşın ciddi sağlık sorunları oldukça nadirdir. 1999 yılının Eylül ayında Hasta Bakımı (Patient Care) dergisinde New Jersey Red Bank’taki Monmouth Ağrı Merkezi müdürü Christopher M. H. Kim önemli sağlık sorunlarını görmek için geçen 15 yılda 174 hastaya 34.000’den fazla iğne yaptığını açıkladı. Kim’in enjekte ettiği zehirler on arı iğnesine eşittir. Kim’in hastaları tarafından en çok rapor edilen yan etkiler arasında kaşıntı yer almaktadır. Hastaların %80’i ilk seansın ardından kaşıntı ile karşılaştıklarını bildirmiştir. Bununla birlikte 12 seansın ardından sadece hastaların %40’ı kaşıntı bildirmiştir. Kim’in hastalarının %29.7’si şişme, %6.4’ü baş ağrısı ve %5.6’sı sıcak basması yan etkilerini bildirmiştir.  
Arı zehri terapisi kullanımının desteklenmesi için giderek artan anektodsal kanıtlara dayanarak resmi klinik çalışmaları 2000 yılı yaklaşırken başlatıldı. Ulusal Multipl Skleroz Topluluğu, Washington D.C.’de bulunan Georgetown Üniversitesi Tıp Merkezi tarafından uygulanacak apiterapiye ilişkin bir çalışmayı finanse etmeye başladı. Sonuçların 2000 yılının sonlarına doğru elde edilmesi bekleniyordu. Çalışma devam ederken, çalışmayı denetleyen Joseph A. Bellanti terapi ile ilgili görüşlerini değiştirdi. Bellanti Hasta Bakımı dergisine  "Başlarda bunun garip olduğunu düşündüm; fakat bazı araştırmaların ardından arı zehri terapisinin belirli immünolojik değişikliklere yol açtığını ve zehir kullanımının inanılması o kadar zor bir yöntem olmadığını gördüm” dedi.

Yıllar içerisinde araştırmacılar bu terapiyi hayvanlar üzerinde uyguladı ve arı zehrinin kemirgenlerde arterit rahatsızlığına karşı koruma sağladığını tespit etti. Bir çalışma için araştırmacılar farelerde romatizmalı arterite benzer bir sağlık durumu oluşturdu ve her gün farelere uygulanan arı zehri iğnelerinin rahatsızlığı bastırdığını gözlemledi. Arterit hastaları ile birlikte çalışan Harvard Tıp Okulu prosedürü John Mills, Country Journal dergisine hastalarının iğne terapisi sayesinde kısa süreli rahatlama sağladığını; bununla birlikte kendisinin arı zehri kullanımını onaylamadığını söyledi. Mill, bazı kişilerde arı zehrine karşı gözlemlenen alerji riski olmaksızın ilaç terapileri ile aynı reaksiyonun elde edilebileceğine inanıyor. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, klinik deneylerin birincil sonuçları ve anektodsal kanıtlar insanlar üzerindeki deneyler tamamlanana kadar arı zehri terapisinin terapötik etkileri olduğunu gösterse de, tedavinin işe yarayıp yaramadığını bilmenin bir yolu yoktur. Plasebo etkisi hastalarda gözlemlenen faydalardan bir ölçüde sorumlu tutulabilir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye