Kansere Karşı Antineoplaston Terapisi

Antineoplastonlar kandan, idrardan elde edilebilir veya yapay olarak sentezlenebilirler.

1967’de Lublin Medikal Akademi’den sınıfının birincisi olarak mezun olan Dr. Stanislaw Burzynski, Teksas’ta yaşamaktadır. Mezuniyetinden 1 yıl sonra, 25 yaşında biyokimya alanında doktorasını tamamlamıştır. Dr. Burzynski’nin tedavisi vücudun bağışıklık sistemi ile paralel giden ancak ondan bağımsız bir biyokimyasal savunma sistemi (BDS) olduğu üzerinedir. "Bu sistemdeki savunma mekanizması bağışıklık sisteminden oldukça farklıdır. Kusurlu hücrelerin yeniden programlanması üzerinedir. Hücreler öldürülmemekte, onun yerine yeniden programlanmakta ve normal işlevine geri dönmeleri sağlanmaktadır. Kanser vakalarında, eğer tüm kanser hücreleri yeniden programlanırsa ve normal işlevlerine dönerlerse sonunda artık kanser kalmaz. 

Dr. Burzynski BDS’nin polipeptit adıyla bilinen kısa zincir amino asitlerden oluştuğunu buldu. Bunlar kanser hücresi büyümesini de sınırlandırabilmekteydi. Bu polipeptitleri antineoplaston ("yeni büyümeye karşı”) olarak isimlendirdi. Dr. Burzynski’ye göre kanser genellikle bilgi işlemedeki bir sorun yüzünden ortaya çıkan bir hastalıktır. "Hücre, programlamaya göre, hücresel farklılaşma amacıyla gelişir. Her gün insan vücudundaki milyonlarca hücre farklılaşmakta ve hataların ortaya çıkma olasılığını artırmaktadır. Farklılaşmaya giren hücrelerin sayısını göz önüne aldığımızda bunlardan bir kısmının tümör oluşumuna doğru ilerlemesi şaşırtıcı değildir” demektedir. Antineoplastonlar, doktorun iddiasına göre kanser hücrelerini tekrar programlayarak bu süreci normale döndürebilirler. Hücrelerin DNA’larıyla iletişime geçerler, DNA’nın bir parçası olurlar ve normalde bu bölgeleri işgal edecek olan kanserojenlerin yerini alırlar. Bu gerçekleştikçe antineoplaston DNA’yı normal çoğalmaya geri yöneltir.

Antineoplastonlar kandan, idrardan elde edilebilir veya yapay olarak sentezlenebilirler. Dr. Burzynski’nin hastalarının yaklaşık olarak %95’i sentetik antineoplaston almaktadır. Burzynski Araştırma Enstitüsü’nde (BRI) çoğu ileri evrede kansere sahip 2,000’den fazla hasta tedavi edilmiştir. Çoğunluğu antineoplaston tedavisinden fayda görmüştür, hastalık tamamen veya kısmen gerilemiştir veya durumları stabil olmuştur. Bunların yanında birkaç yan etkiye rastlanmıştır. Dr. Burzynski’nin tedavi ettiği kanserler arasında lenfoma, göğüs kanseri, lösemi, kemik kanseri, beyin kanseri, prostat kanseri, akciğer kanseri, kolon kanseri ve mesane kanseri bulunmaktadır.

Dr. Burzynski, FDA onaylı üretim kliniğinde ürettiği yapay antineoplastonları başarıyla kullanmaktadır. Bir çalışmanın parçası olarak gelişmiş astrositoma sahip 20 hastayı antineoplastonlar ile tedavi etmiştir. Astrositom beyin tümörlerinin oldukça hızlı büyüyen bir türüdür. Neredeyse %80’i tedaviye olumlu cevap vermiştir ve birkaçında dört sene içinde tümör yok olmuştur. Japonya’da yapılan hayvan deneylerinde oral yoldan verilen düşük dozda antineoplastonların meme, akciğer ve karaciğer kanserine karşı koruyucu etki yaptığı görülmüştür.

1995 tarihinde sunulan bilimsel raporlara göre Dr. Burzynski’nin antineoplastonları tümörü baskılayıcı genlerin etkinliğini artırmaktadır. Henüz kanserin gelişimindeki bu kritik mekanizmayı hedefleyen başka bir tedavi yoktur. Bu keşfi yapmasına rağmen Dr. Burzynski FDA ve Teksas medikal kurumu tarafından sürekli kötü muameleye maruz kalmaktadır.

Dr. Burzynski’nin hastalarından birine 10 yaşında gelişmiş gliyoblastom teşhisi konulmuştur. Hasta genellikle etkisiz kalan ışın terapisi almış ve bu terapi büyümeyle alakalı olan hipofiz bezinin yaşam gücüne zarar vermiştir. Annesine göre terapi zihinsel işlevini de azaltmıştır. Doktorların karşı çıkmasına rağmen bu hasta Dr. Burzynski ile antineoplaston tedavisine başlamıştır. 1 ay içinde tümör kitlesi azalmaya başlamış, 6 ay sonra ise kanserden tamamen kurtulmuştur.   

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye