Orta Kulak Enfeksiyonu - Alınabilecek Önlemler

Orta kulak enfeksiyonu (Otitis Media) kulak zarının arkasında bulunan orta kulak boşluğunun iltihaplanmasıdır.

Orta Kulak Enfeksiyonu

Orta kulak enfeksiyonunun gelişimini anlamak için orta kulak hakkında ufak bir temel anatomi bilgisi yardımcı olacaktır. Dış kulak kanalı, kulağın dış girişinden timpanik zar olarak adlandırılan yapıya uzanan bir tüptür. Timpanik zarın arkasında orta kulak adı verilen bir boşluk bulunur. Orta kulak içerisinde kulak kemikçiği adı verilen ufak kemikler bulunmaktadır. Bunlar malleus, incus ve stapes’tir. Şekilleri çekiç, örs ve üzengiye benzediğinden bu adlarla da bilinirler. Titreşim formundaki ses, kulak zarında ve sonrasında kulak kemiklerinde harekete neden olur. Kulak kemikçikleri sesi, işlenmek üzere beyne gönderen iç kulakta bulunan kokleaya nakleder.

Nazofarenks, solunum borusundan akciğerlere gitmek üzere içe çekilen havayı alan, burnun arkasındaki geçiş yoludur. Östaki borusu ise orta kulak ve nazofarenks arasında uzanan bir kanaldır. Östaki borusunun fonksiyonlarından biri, orta kulaktaki hava basıncını dışarıdakine eşit tutmaktır. Hava basıncının bu eşitliği kulak zarı ve kulak kemikçiklerinin düzgün biçimde titreşmesini böylelikle de işitmenin normal olmasını sağlar.

Üç yaşına gelene kadar tüm çocukların yaklaşık % 85’i en az bir kez orta kulak enfeksiyonu geçirmiştir. En yaygın pediatrik şikayetlerden biridir. Altı aylık bebekler ile altı yaşındaki çocuklar arasındaki tüm çocuklarda orta kulak enfeksiyonu gelişmesi çok muhtemeldir. Otitis için yüksek risk taşıyan çocuklar arasında erkekler, alerjisi olan çocuklar, yarık damakla, baş ve yüzün diğer yapılarından birinde kusur ile doğan çocuklar ve Down sendromlu çocuklar yer alır. İlk kulak enfeksiyonu altıncı aydan önce ortaya çıkan bebekler orta kulak enfeksiyonunun yol açtığı kronik sorunlara daha meyillidir. Aynı zamanda orta kulak enfeksiyonu için orta kulağın içindeki ve çevresindeki yapı ve fonksiyonlara bağlı bazı genetik ön koşullar vardır. Sigara dumanı ile birlikte solunum sistemini etkileyen diğer sorunlara da maruz kalmak, kulak enfeksiyonu riskini önemli ölçüde artırmaktadır.

Buna ek olarak, erken yaşta anaokuluna giden çocuklar daha sık üst solunum yolu enfeksiyonuna (ÜSYEler ya da grip) ve böylelikle de daha sık orta kulak enfeksiyonuna yakalanmaktadır. Her ne kadar kulak enfeksiyonu tek başına bulaşıcı olmasa da ÜSYEler çocukları bu hastalığa uygun hale getirir. Yılın orta kulak enfeksiyonunun en yaygın olduğu dönemi aynı zamanda ÜSYElerin de en yaygın olduğu kış ve baharın ilk aylarıdır.

Orta kulak enfeksiyonu önemli bir tıbbi sorundur çünkü çoğunlukla orta kulakta sıvı birikmesiyle sonuçlanır. Bu ise efüzyonlu orta kulak enfeksiyonu olarak bilinir (EME). Efüzyon haftalar ya da aylar sürebilir. Orta kulaktaki efüzyon önemli işitme bozukluklarına neden olabilir. Genç bir çocukta böylesi bir duyma bozukluğu ortaya çıktığında normal konuşmayı ve konuşma sürecinin gelişimini de engeller. Kronik bir efüzyon aynı zamanda sonraki enfeksiyonların riskini de artırır; çünkü sıvı bakteriler için bir çoğalma ortamı sağlar. Yetişkinlerde akut orta kulak enfeksiyonu yüz sinirlerinin felç olması gibi komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlardan kurtulmak iki hafta ila üç ay arasında bir süre alabilir.
Akut orta kulak enfeksiyonunun gelişmesinde ilk ön koşul, enfeksiyona neden olabilecek bir organizma ile karşılaşmadır. Orta kulak enfeksiyonuna hem virüsler hem de bakteriler neden olabilir. Virüs enfeksiyonları vakaların %15’inden sorumludur. En yaygın bakteriyel patojenler ise Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae ya da Moraxella catarrhalis’dir. 2003 yılından bu yana kulak enfeksiyonlarının yaklaşık %75’ine neden olan S. Pneumoniae’nin penisiline dirençli olduğu rapor edilmiştir.

Orta kulak enfeksiyonuna, boğmaca öksürüğüne neden olan ajan ve AIDS hastalarında çoğunlukla fırsatçı enfeksiyonlara neden olan Bordetella pertussis’u da içeren diğer hastalıkların organizmaları da neden olabilir. 

Kulak enfeksiyonunu daha muhtemel kılan diğer faktörler de mevcuttur. Östaki borusunun daha yatay bir yönelimi bulunduğundan ve çocukluğun ilk evrelerinde daha kısa olduğundan, nazofarenksten gelen bir madde kolaylıkla orta kulağa ulaşabilir. Nazofarenksten gelen akıntılar da enfeksiyona neden olan organizmalar içerir.

Çocukların östaki borusunun bulunduğu bölgede bazıları lenf bezlerini de oluşturan çok sayıda lenf dokusu mevcuttur. Lenf bezleri, yineleyen solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle, en nihayetinde östaki borusunu engelleyecek şekilde genişleyebilir. Östaki borusu tıkandığında ise, orta kulağın sıvıyla dolma olasılığı artar. Bu sıvı da enfeksiyon riskini ve bunu uygun riskler olan işitme kaybı ve geciken konuşma gelişimi risklerini artırır.

Gen haritalamada son zamanlarda yaşanan ilerlemeler çocuğun orta kulak enfeksiyonuna olan yatkınlığını artıran genetik faktörlerin keşfedilmesine yol açmıştır. Araştırmacılar çocuklarda ciddi kulak enfeksiyonu riskini saptamaya yardımcı olarak moleküler teşhis denemelerini geliştirmeyi ummaktadır.
Akut orta kulak enfeksiyonunun çoğu vakaları üst solunum yolu enfeksiyonu sırasında ortaya çıkar. Belirtiler arasında grip belirtileri, ateş, kulak ağrısı, sinirlilik ve işitme sorunları yer alır. Bebeklerde beslenme güçlükleri de görülebilir. Orta kulakta ciddi miktarda sıvı bulunduğunda pozisyona bağlı olarak ağrı da artabilir. Uzanmak orta kulaktaki ağrılı basıncın artmasına neden olabilir, bu yüzden de bebekler dik duruma getirilmediklerinde yaygara çıkarabilirler. Daha ileri yaştaki çocuklar bazen etkilenen kulakta aşırı duyum olduğundan şikayet edebilir. Kulak zarının arkasında biriken sıvı yeterli olduğunda, kulak zarı kulaktan dışarı kanlı bir sıvı ya da yeşilimsi-sarı bir irin akmasına neden olacak şekilde bir delik (perforat) oluşturabilir.

Kulak zarı delik oluşturmadan önce ağrı şiddetliyken perforasyonun neden olduğu basınç azalmasıyla ağrı genellikle hafiflemiş olur.

Teşhis 
Teşhis genellikle otoskop adı verilen ışıklı özel bir cihazla kulak zarına bakılmasıyla yapılabilir. Kulak zarı kızarık ve şişmiş olacaktır ve anormal biçimde içeri çekilmiş ya da dışarı kabarmış biçimde görülebilir. Normal şartlarda, kulak kemikçikleri kulak zarında "işaretler” adı verilen birtakım özel kalıplar yaratır. Bu işaretler enfeksiyon sırasında belirsizleşebilir. Normal olarak, otoskoptan gelen ışık kulak zarını dışarıya karakteristik bir tarzda yansıtır. Buna "ışık konisi” adı verilir. Bir enfeksiyon durumunda, bu ışık konisi değişebilir ya da yok olabilir.

Otoskopa eklenen özel bir parça muayene eden kişinin kulağa hafifçe üflemesini de olanaklı kılar. Normalde bu hareket kulak zarının hareketine neden olur. Bir enfeksiyonda ya da kulak zarının arkasında sıvı bulunuyorsa, bu hareket azalabilir ya da yok olabilir. Kulak zarının hareketi aynı zamanda timpanogram ile de değerlendirilir. Timpanogram hızlı, ağrısız bir testtir. Kulakta sıvı varsa, timanogram okuması düz olacaktır. Eğer orta kulak normal bir şekilde hava ile doluysa, test aynı zamanda basıncın olması gerekenden daha yüksek ya da alçak olduğunu da gösterir. Bu ölçü östaki borusunun anormal bir fonksiyon gösterdiğinin de işareti olabilir.

Enfeksiyon ya da kalıcı sıvı nedeniyle duyma kaybının bulunup bulunmadığını ya da kaybın ciddi olup olmadığını saptamak için bazen işitme testleri ya da audiogramların da kullanıldığı olur. Okullarda ya da pediatri doktorunun ofisinde kendi işitmelerini güvenilir biçimde tanımlayabilecek yaştaki çocuklar için bir işitme taraması da uygulanabilir. Ses geçirmez bir odada bir audiolog tarafından yapılan test daha kesin olacaktır. Bu yöntem aynı zamanda bir ses duyduklarına dair sözlü belirti veremeyen, ancak başlarını gürültü kaynağına döndürecek kadar ileri yaştaki çocuklara da uyarlanabilir.

Kulaktan akan sıvı ya da irin toplanabilir. Bu örnek herhangi bir laboratuvarda, var olan organizmaların bir mikroskop altında görüntülenmesine ve tespit edilmesine izin verecek şekilde yeterince çoğalmalarını (kültürlenmelerini) sağlamak üzere işlenebilir.  Bu kültürler aynı zamanda organizmaların belli antibiyotiklere karşı hassaslığını tespit amacıyla da kullanılabilir.
Kiropraktik Terapi 
Endonazal teknik olarak bilinen kiropraktik işlemlerden birinin östaki borusunun açılmasına ve böylelikle de orta kulağın boşaltımının düzelmesine yardımcı olduğu düşünülmektedir. Boru bazen eksüda ya da iltihap süreçlerine bağlı olarak tıkanabilir. Endonazal teknik kulak ağrısına önemli ölçüde rahatlama sağlamaktadır.

Kraniosakral Terapi ve Osteopati 
Kraniosakral terapi basıncı rahatlatmak ve östaki borusunun fonksiyonunu düzeltmek amacıyla kafatasındaki kemikler için hafif manipülasyon tekniğini kullanır. Bu tedavi aynı zamanda östaki borusunun kendi kendine boşaltım yapacağı bir konuma gelmesine de yardımcı olur. Doğum sürecinde bebeğin başına uygulanan basınç bazen bu boruların boşaltım yapmalarını zorlaştıracak bir konuma gelmelerine yol açar. Osteopat uygulaması bir çocuğun kafatasındaki kemiklere uygulanan benzer bir hafif manipülasyondur. Missouri'de çocuklar üzerine yapılan bir osteopatik çalışma, doğumdaki anormal baş şekli ile ilkokulun ilk yılları boyunca orta kulak enfeksiyonuna duyarlılık arasında doğrudan bir korelasyon olduğunu bulmuştur. 2003 yılından itibaren kranial çalışmalarda uzmanlaşmış pediatrik osteopatlar mevcuttur.

Bitkisel Terapi 
Orta kulak enfeksiyonu için altınmühür, sığırkuyruğu, sarı kantaron ve ekinezyayı içeren sayısız bitkisel tedavi önerilmektedir. Ekinezya, kekik ve mürver çiçeği tentürleri de kronik tıkanıklığına bağlı olarak orta kulak enfeksiyonunun oral yoldan tedavisi için çoğunlukla önerilmektedir. Ilık sarımsak yağı doğrudan kulağa damlatılabilir. İçine okaliptüs ya da sarı papatya konulmuş suyun buharının solunması üst solunum yolları enfeksiyonunun neden olduğu, genellikle orta kulak enfeksiyonuna eşlik eden tıkanıklığı azaltabilir.

Homeopati 
Orta kulak enfeksiyonları için önerilebilecek homeopatik tedaviler arasında akonit, ferrum phosphoricum, belladonna, sarı papatya (chamomilla), lycopodium, pulsatilla ya da silis yer alır. 

Beslenme 
Bazı uygulayıcılar besin alerjilerinin kulak enfeksiyonları riskini artırabildiğine inanmaktadır ve diyetten şüpheli besin alerjenlerini çıkarmayı önerirler. En aşırı besin alerjenleri, buğday, süt ürünleri, mısır, fıstık, turunçgiller ve yumurtadır. Şeker ve şeker ürünlerinin kaldırılması da bağışıklık sisteminin daha etkili biçimde çalışmasını sağlar. Diğer besin uzmanları da, emzirilmeye devam edilen çocukların kulak enfeksiyonlarına daha az yatkın olduğunu belirtmektedir.

Akupunktur 
Akupunktur kafa içindeki sıvıların normal akışını yeniden sağlayabilir. Bu tedavi biçimi aynı zamanda bağışıklık sistemini de güçlendirir.
İlaç kullanımı 
Antibiyotikler, akut orta kulak enfeksiyonu (AOM) için bir tedavi seçeneği durumundadır. Enfeksiyona neden olma ihtimali en yüksek olan bakterinin türüne bağlı olarak farklı antibiyotikler kullanılmaktadır. Bu karar belli bir zamanda belli bir toplulukta ortaya çıkan diğer kulak enfeksiyonlarında işe yaramış antibiyotik türlerinin bilgisini içerir. Seçenekler arasında sulfa-bazlı antibiyotiklerle birlikte, penisilin, sefalosporin türleri ve diğerleri yer alır. Hastanın belli ilaçlara karşı duyarlılığı ile birlikte daha önce direnç gösterme özellikleri de antibiyotik seçimine katkıda bulunur. 2003 yılından itibaren, oflaxin topikal solüsyonlarının %0.3’ü diğer oral ya da topikal antibiyotiklerden daha etkili olduğu gerekçesiyle önerilmektedir.

Antibiyotik tedavisi sürecini takiben, çocukların yaklaşık %40’ında kulak zarının arkasında, efüzyonlu orta kulak enfeksiyonuna (OME) yol açacak şekilde sıvı oluşacaktır. Kulak zarı bu aşamada kızarık ya da enfekte değildir. Sıvının ortadan kalkması ise haftalar ya da aylar sürebilir. Genellikle 12 haftaya kadar bu durumun gözlemlenerek devam etmesine izin vermek güvenlidir. Bu zamanda işitmenin test edilmesi gerekir. Eğer işitme kaybı önemsizse ya da yalnızca tek kulakta bulunuyorsa gözlemler toplamda, çoğunlukla kulak zarına ventilasyon tüplerinin yerleştirilmesinin önerildiği 4-6 aya kadar devam edebilir. Bu tüp işlevini tamamlayana kadar yardımcı bir östaki borusu görevi görür. Eğer işitme kaybı OME teşhisinden sonraki altıncı haftanın ardından her iki kulağı da etkiliyorsa antibiyotik tedavisi ve tüp yerleştirilmesi düşünülmelidir.

Antibiyotiklerin aşırı kullanımı bazı bakteri türlerinin -özellikle de S. Pneumoniae- direnç geliştirmesini ve tedavi edilmesini zorlaştırır. Antibiyotik tedavi olmaksızın çözümlenebilecek kulak enfeksiyonlarının bulunup bulunmadığı konusunda yardımcı olabilecek araştırmalar yapılmaktadır. Bir çocuk doktoru, antibiyotiklerin orta kulak enfeksiyonu için kullanımı konusunda bazı değişiklikler önermiştir. Antibiyotik tedavisinin beş günle sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı ya da büsbütün uzak durulup durulamayacağı konusunun saptanması için beş faktör tanımlamaktadır. Göz önünde bulundurulması gereken faktörler, çocuğun yaşı, yılın hangi zamanı olduğu, enfeksiyonun şiddeti, enfeksiyonun sıklığı ve antibiyotiklere yanıt verme hızıdır. Genel olarak, daha ileri yaştaki çocuklarda, yazın meydana geldiğinde orta kulak enfeksiyonu daha kolay iyileşmekte ve geçmişte sık enfeksiyonlar geçirmemiş çocuklara nispeten daha hafif belirtilere neden olmaktadır. Bu faktörlerin ışığında, antibiyotik kullanımından kaçınmak da mümkündür. Enfeksiyonun herhangi bir komplikasyon göstermeden iyileştiğinden emin olunması için hastanın gözlemlenmesi gerekir. Eğer antibiyotik tedavisine başlanmış ve enfeksiyon çabucak iyileşme göstermişse, beş gün süreli bir ilaç kullanımı yeterli olacaktır.

Antibiyotikler kullanılsa da kullanılmasa da Tylenol ya da Motrin gibi ağrı kesiciler orta kulak enfeksiyonuna bağlı ağrı ve iltihabın azaltılmasında yardımcı olacaktır. Dekongestanlar ve antihistaminiklerin kullanımı enfeksiyonun süresini kısaltmamaktadır.

Ameliyat
Çok ender durumlarda, orta kulaktaki irini dışarı akıtmak üzere cerrahi yoldan bir delik açma yoluna başvurulabilir. Bu işleme miringotomi adı verilir. Miringotomi ile oluşturulan delik genellikle bir hafta içerisinde kendiliğinden kapanır. 2002 yılında miringotomiyi uygulamak için lazer kullanan minimal düzeyde invazif bir işleme başlanmıştır. Doktor muayenehanesinde uygulanabilmekte ve standart miringotomiden çok daha hızlı iyileşmektedir.

Her ne kadar bazı doktorlar çocuklarda orta kulak enfeksiyonunun tekrarlanmasını önlemek amacıyla lenf bezlerini almayı önerse de, son dönemlerde yapılan çalışmalar lenf bezlerinin ameliyatla alınmasının koruyucu bir tedbir olarak miringotomiden farklı herhangi bir avantajının olmadığını saptamıştır.
Tedavi ile birlikte, akut orta kulak enfeksiyonunun prognozu çok iyi olur. Yine de, orta kulakta uzun süre biriken sıvı, hem işitme güçlüklerinin hem de kulak enfeksiyonlarının tekrarlanan gelişimleri konusunda hastayı risk altına sokar. Ayrıca, tedavi olmadığı takdirde orta kulak enfeksiyonu bazen yakındaki mastoid çıkıntısında, mastoidit adı verilen bir enfeksiyonu da içeren ciddi komplikasyonlara neden olur.
Her ne kadar orta kulak enfeksiyonu çocuklukta kaçınılmaz gözükse de tekrarlanan enfeksiyon ve sıvı birikmesi ihtimalini azaltmak üzere bazı önlemler alınması gerekir. Emzirme ÜSYE’ye karşı, sonrasında ise orta kulak enfeksiyonunun gelişimine karşı bir miktar koruma sağlar. Eğer çocuk biberonla besleniyorsa ebeveynlere, bebeğin uzanmasından ziyade dik şekilde beslenmesi gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunulmalıdır. Genel olarak iyi hijyen uygulamaları (özellikle el yıkama) evdeki ya da kreş ortamındaki üst yolunum yolu enfeksiyonlarının sayısını azaltacaktır. El dezenfektanları, bakteriyel dirence katkıda bulunabilecek antibakteriyel sabunlara tercih edilmelidir. Emziklerin kullanımından uzak durulmalı ya da sınırlandırılmalıdır. Bunlar özellikle de kreş ortamında fomit işlevi görebilirler. Orta kulak enfeksiyonuna daha yatkın olan çocuklarda emzik kullanımı, yaşanan hava enfeksiyonlarının sayısını %50 oranında artırmaktadır. 

Belli bakteri türlerine bağlı orta kulak enfeksiyonu hastalığını önleyen iki aşı bulunmaktadır. Bunlardan biri menenjit ve Haemophilus influenzae tip B’nin sonucu olan orta kulak enfeksiyonu da dahil diğer bazı hastalıkları önlemek üzere tasarlanmıştır. Bir diğeri ise, orta kulak enfeksiyonunun çok yaygın bir nedeni olan Streptococcus pneumoniae’ya karşı bir aşıdır.

Büyük risk taşıyan ya da kronik enfeksiyonlar yaşayan çocuklar bu aşılar için iyi adaylar durumundadır. Aslında, çocuk doktorları arasındaki son zamanlara ait bir konsensüs raporu iki yaşından küçük çocuklara, AOM riski olan çocuklarla birlikte pnömokoksikle birleştirilmiş bir aşının rutin olarak uygulanmasını önermektedir. Ebeveynler bu tedavinin uygunluğu ile ilgili olarak bir doktora danışmalıdır.

Çocuklarda AOM riskini azaltıyor görünen bir başka aşı da gribi önlemek için son dönemlerde uygulamaya başlanan intranazal aşıdır. Her ne kadar grip aşısı doğrudan AOM’u önlemek üzere geliştirilmediyse de, bir araştırmacı grubu, grip sezonu başlamadan önce aşı yapılan çocukların %43’ünde AOM gelişme ihtimalinin, aşılanmayan çocuklara göre daha az olduğunu bulmuşlardır.

2003’ün başlarından bu yana M. Catarrhalis’e karşı etkili bir aşı bulunmamaktadır. Araştırmacılar böyle bir aşı geliştirmek için uğraşmanın yanı sıra, orta kulak enfeksiyonuna neden olan her üç patojene karşı da etkili bir tribakteriyel aşı üzerinde çalışmaktadır.

2002 yılının sonlarından bu yana koruyucu tedaviye yönelik beslenme-bazlı bir yaklaşımın klinik deneyleri sürmektedir. Bu tedavi çocuklara limon çeşnili balık yağına ek olarak selenyum içeren multivitamin formülünden oluşan diyetsel bir takviye vermeyi içerir. Pilot çalışmada takviyeyi alan çocukların, takviyeyi almayanlara göre daha az orta kulak enfeksiyonu vakasına yakalandığı ve orta kulak enfeksiyonu geliştirenlerin ise kısa süreli bir antibiyotik tedavisi sonucunda iyileştikleri ortaya konulmuştur.

Bir çocuk, orta kulak enfeksiyonu tedavisinin tamamlanmasından sonra, doktora kontrol amaçlı gösterilmelidir. Bu kontrol, antibiyotiğin tamamlanma sürecinden sonra gerçekleştirilmelidir. Böylece doktorun orta kulakta kalıcı bir sıvının varlığının bulunup bulunmadığını değerlendirme imkanı olur. Tekrarlayan orta kulak enfeksiyonu sorunu bulunan çocuklarda, günlük ufak dozlarda alınan antibiyotik, yineleyen orta kulak enfeksiyonu atakları sorununu önleyecektir. Sık orta kulak enfeksiyonu nöbetleri geçiren ya da orta kulakta kalıcı sıvı bulunan çocuklarda kulak zarına ventilasyon tüpü yerleştirme işlemi, orta kulak ile dışarıdaki hava basıncını eşitlemeye, böylelikle de ileride oluşabilecek sıvı birikimini önlemeye olanak sağlar.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye