Kimyasal Tarımın Zararları
Oshadi yağlarının yaratıcısı Malte Hozzel, medikal bitki yetiştiriciliği esnasında kullanılan tarım ilaçları (yabani ot öldürücüler ve böcek öldürücüler) hakkında yaptığı araştırmalarının sonucunu kaleme almıştır:"Bitkiler, kendilerini korumak için ya da verimlerini arttırmak amacıyla kullanılan kimyasallara karşı son derece hassastırlar. Bitkiler üzerinde kullanılan bu tarım ilaçaları toksik özellik göstererek, bitkinin savunma sisteminin zayıflamasına, yaşam gücünün azalmasına ve genetik özelliklerinin değişmesine yol açabilmektedir.Medikal bitki yetiştiriciliği esnasında, kimyasal ilaçların kullanımı, örneğin lavanta gibi çok yıllık bitkilerin yaşama sürecini kısaltmakla kalmayıp, aynı zamanda "bitkiler sayesinde doğal sağlığımızı koruma” konseptinin amacına da ters düşmüş olur.
Bir çok az gelişmiş ya da gelişme aşamasındaki ülkede, tarımda kimyasal ilaçların kullanımıyla ilgili herhangi bir yasal düzenleme mevcut değildir, ya da yasal düzenlemeler yeterli değildir. Bununla beraber bazı ülkelerde bir çok bitki yabani ortamında ve doğal olarak yetişmektedir. Örneğin Komor Adaları’nda yetişen ylang ylang ağaçları, bu bölgedeki yabani ormanlarda yetişmekte olup, doğal olmayan hiçbir kimyasala ya da etkiye maruz kalmamaktadırlar. Bunun haricinde Madagaskar ormanlarındaki defnegiller familyasına ait ağaçlar, Nepal’deki çoban düdüğü bitkisi, Vietnam’daki Cassia cinsine ait bitkiler ve bunlar gibi bir çok bitki türü, kendi ortamlarında en doğal şekilde yetişmektedir. Ayrıca şanslıyız ki, yeni gelişmeye başlayan ülkelerdeki çiftçiler, tarım için kullanılan kimyasalların pahalı olması sebebiyle, bu kimyasalları kullanamamaktadırlar.
Tarımda kullanılan kimyasallar kısa dönemde bitkilerin çeşitli böcek ve parazitlerden korunmasını sağlamakta, bitkilerin daha hızlı büyümesine yardım etmekte ve daha çok verim almaya yardımcı olabilmektedirler. Ancak ne yazık ki bu kimyasalların uzun dönemdeki etkileri göz ardı edilmektedir. Çünkü bu kimyasallar bitkinin enerjetik titreşimlerini düşürebildiği gibi, uzun dönemde toprağın veriminin düşmesine, bitkinin ömrünün kısalmasına ve genetik mutasyona uğrayabilmesine sebep olmaktadırlar. Bununla beraber bu kimyasal ilaçlar, bitkiyi kullanan kişilerin de vücuduna girerek, sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bitkileri Direk Olarak Yetiştiriciden Temin Etmek:
Yaklaşık 15-20 yıllık bir süreçte, toprağa ve doğaya hem saygılı, hem gönülden bağlı çiftçilerle beraber çalışmaktayız. Yeni çiftçilerle anlaşmalar yapmadan önce, özellikle çiftçilerin toprağa ve doğaya karşı tutumlarına dikkat etmekte olduğumuz gibi, bu çiftçilerin dikkatini ekolojik doğal tarımın uzun dönemde sağladığı yararlara çekmeye çalışmaktayız.
Çok farklı ülkelerde bir çok çiftçi ile yaptığımız görüşmeler sonucunda, doğal kaynakların yanlış kullanımına bağlı olarak toprağın hasar gördüğünü fark ettik. Erken hasata gidilmesi, uygun olmayan hasat yöntemlerinin uygulanması, kimyasal gübre kullanımı, böcek ilacı kullanımı, mantar ilaçları kullanımı ve tek tip yetiştiricilik yapılmasının, en sık yapılan hatalar arasında olduğunu keşfettik. Ne yazık ki yalnızca sayılı çiftçinin sıkça yapılan bu hataların farkında olduğunu keşfettik.
Tıbbi Bitki Yetiştiriciliğinde Kimyasal Ürün Kullanımı:
Terapötik amaçlı bitki yetiştiriciliğinde, tarımda kimyasal maddelerin kullanımı, "bitkiler sayesinde doğal sağlığımızı koruma” konseptinin amacına ters düşer. Saf organik esansiyel yağların üretimi oldukça zaman alan bir iş olmakla beraber, aynı zamanda son derece risklidir. Bu nedenle çok az sayıda ve küçük çaplı aile şirketleri tarafından uygulanmaktadır.
Organik yöntemlerde, düşük sıcaklıkta ve basınçta gerçekleştirilen yavaş distilasyon sayesinde, aktif bileşenlerin en etkili ve yüksek oranda esansiyel yağ içerisine geçmesi sağlanır. Aktif bileşenler, aromatik yağa iyileştirici özelliklerini ve aromalarını kazandıran bileşenlerdir. Eğer bir esansiyel yağ hızlı şekilde, yüksek sıcaklıkta ve basınçta distile edilirse etkin maddelerin bir çoğu kaybolur ya da zarar görür. Bu nedenle organik esansiyel yağ üretiminde seçilen bitkilerin kalitesinin yanı sıra, ürünü elde etmek için uygulanan işlemler de kaliteyi yüksek oranda etkilemektedir.
Saflık, Niteliğini Araştırma ve Test Etme:
Tüm dünyada üretilen esansiyel yağların sadece %5’i terapötik ya da iyileştirici amaçlarla üretilmektedir. Üretilen yağların %95’i ise genellikle bu yağların kokusundan ya da tadından yararlanılabilmesi için parfüm, gıda vs.. gibi farklı amaçlara hizmet eden endüstriyel kuruluşlar için üretilmektedir. Endüstriyel üretimde elde edilen yağlar, bir parfümün notalarını inşa etmek amacıyla kullanılabilir. Bu durumda elde edilen yağın aktif bileşenlerinin kalitesi değil, kokusu önem kazanır.
Ancak terapötik amaçlı kullanılacak bitkisel yağların saf, seyreltilmemiş, yüksek kaliteli ve enerjetik titreşimlerinin bozulmamış olması gerekmektedir. Bununla beraber esansiyel yağların tüm özellikleri, elde edildiği kaynaklar ve üretim yolları, tüketiciye detaylı olarak anlatılmalıdır. Bu sayede tüketici, istemediği bir ürünü satın almamış olacaktır.
Doğru Etiketleme:
Şeffaflık ve dürüstlük ilkemiz doğrultusunda, Oshadi ürünleri aşağıdaki bilgiler gösterilecek şekilde etiketlenir:
- Tam botanik adı,
- Bitkinin yetiştiği ve üretimin yapıldığı ülke,
- Elde edilen yağın, bitkinin hangi bölgesinden distilasyonla elde edildiği,
- Bitkinin nasıl yetiştirildiği,
- Temel biyokimyasal aktif maddeleri,
- Üreticiden direk temin edildiğinin göstergesi…
Yukarıdaki koşullara bağlı olarak, iyi bir aromaterapi markası, ürünlerini direk olarak üreticiden satın almalı, üretici ile sıkı bağlar kurmalı, ürünün üretim şartlarını ve standartlarını yakından gözlemelidir. Üretici ve ürünleri satışa sunan firma arasında kurulan sıkı bağlar sayesinde, bitkisel üretim esnasındaki üretim koşulları incelenir, bitkilerin doğal yetişme bölgesindeki kurallara uyulup uyulmadığı anlaşılır ve etkin maddelerin en saf halini koruması için yararlanılan distilasyon metodlarından yararlanılır.
Terapötik Kullanım İçin Gerekli Şartlar:
Terapötik amaçlı kullanılacak yağların %100 oranında saf ve katkısız olması gerekmektedir. Bunun anlamı ürünün herhangi bir kimyasal katkı maddesi içermemesi, alkol ya da diğer bir seyreltici yağ ile seyreltilmemesidir. Ancak bazen elde edilen ürün çok katı olduğunda ya da diğer yağlarla özellikle karıştırılması istenen durumlarda, bahsedilen kuralın dışına çıkılabilir. Esansiyel yağlar peroksidasyona uğramamalı, rengi değiştirilmemeli ya da hiçbir şekilde yapısıyla oynanmamalıdır.
Seyreltme ve Saflığını Değiştirme:
Esansiyel yağların saflaştırılması için uygulanan en temel metodlar şunlardır:
- Taşıyıcı bitkisel yağlarla,
- Alkolle veya
- Daha ucuz olan diğer sentetik yağlarla seyreltme işlemi yapılabilir.
Farklı bölgelerde yetişip üretilen ve fiyatları birbirinden farklı olan, aynı tür bitkiden elde edilen esansiyel yağlar birbiriyle karıştırılarak seyreltilebilir. Örneğin Burbon sardunyası ile Çin sardunyası; Morokko mersini ile Balkanlardan elde edilen mersin; Sibirya göknarı ile Çin göknarından elde edilen yağlar birbirine karıştırılabilir.
Diğer bir seyreltme yöntemi aynı bitkiden, fakat bitkinin farklı kısımlarından elde edilen, daha uygun fiyatlı uçucu yağ ile diğer kısımlarından elde edilen uçucu yağ karıştırılabilir. Örneğin karanfil goncalarından elde edilen yağ ile karanfil yaprağından elde edilen yağın karıştırılması, tarçın ağacı kabuğundan elde edilen yağ ile tarçın yapraklarından elde edilen yağın karıştırılması, melekotu kökünden elde edilen yağ ile melekotu yapraklarından elde edilen uçucu yağın karıştırılması gibi…
Aynı cins bitkiye ait fakat daha ucuz fiyatlı farklı bir türünden elde edilen uçucu yağ birbiriyle karıştırılarak seyreltme işlemi yapılabilir. Örneğin melisa ile Hint melisası, adaçayı ile lavanta, mandalina ile portakal yağı, paçuli ile ökaliptus yağı gibi…
Esansiyel yağın saflığını bozan diğer bir yöntem ise tam doğal yağlar ile yarı-doğal ya da sentetik yağların birbirine karıştırılmasıdır. Limon yağı ile sitralin karışımı, okaliptus ile sineolün karışımı, kafur ile biberiye karışımı, kekik ile timol karışımı, adaçayının linalil asetat ya da sentetik linalol ile karışımı gibi…
Saflık testi:
Üretim öncesi, esnasında ve sonrasında, üretilen ürünün kalitesini test edebilmek için çok çeşitli saflık testlerinin uygulanması gerekmektedir (örneğin gaz kromatografisi ve kütle spektrografisi gibi)… Bunun gibi yöntemler kullanılarak esansiyel yağlarımızın %100 saf olduklarını test ederiz. Karşılaştırmalı analizler, kalite kontrol testleri ve bunlar gibi bir çok test, Oshadi ürünlerinin kalite garantisidir. Ürünlerimize uyguladığımız testlerden bazıları şunlardır:
- Optikal rotasyon,
- Yoğunluk,
- Refraksiyon,
- Gaz kromatografisi
- Kütle spektrografisi vs…