Bu sayede başka kişilerin temas ettiği yüzeylerdeki mikroplardan korunmanın mümkün olduğu söyleniliyor. Elbette bu yaklaşımın önemli bir sebebi ekonomik açıdan belirli kişilere önemli fayda sağlaması… Her sene bir başka hastalık popülerlik kazanarak sadece aşıyla bundan kaçınabileceğimiz duyuruluyor. Koruyucu önlemler ve bağışıklık sistemini güçlendirecek öneriler ise hep göz ardı ediliyor... Aşılar hakkındaki tartışmalar uzun yıllardır devam etmekte fakat artık antibakteriyel ürünlerin de sağlığa zararları araştırılıyor.
1970’lerde Triklosan adlı bir kimyasal ürün hastanelerde ve ameliyat odalarında antibakteriyel bir ürün olarak kullanılmaya başlandı. Bu tarihten sonra yavaş yavaş tüketicilerin kullandığı sabun, diş macunu ve kişisel bakım ürünlerine de girdi. Hastanede kullanılacak düzeyde, bakteri öldüren bir kimyasalın ev ürünlerinde kullanılması çeşitli sorunlar doğuruyor.
Antibakteriyel olmanın mutlaka daha iyi olduğuyla ilgili bir yanlış anlayış mevcut. Clinical Infectious Diseases (Klinik Bulaşıcı Hastalıklar) dergisinde yayınlanan makalede antibakteriyel sabunların, normal sabunlara oranla sağlık açısından bir üstünlük göstermediği açıklandı. Ayrıca antibakteriyel ürünlerin aşırı kullanımıyla bazı kalıcı bakteri türlerinin oluştuğu endişeleri de mevcut. Halk bakterilerden bu kadar korkarken antibakteriyel ürünler, bakterilerin daha dayanıklı versiyonlarının oluşmasını sağlıyor olabilir.
Triklosan ise özel olarak bazı problemlere yol açabilir. Araştırmacılar bu maddeyi kas ve güç sorunlarıyla ilişkilendirmiştir. Triklosana maruz kalan balıklar yüzmede sorun yaşamış ve avcılara karşı daha savunmasız kalmışlardır. Şaşırtıcı olmayacak bir şekilde Triklosan’ın kimyasal yapısı diğer çevresel toksinlerle benzerdir ve çalışmalar bu maddeyle ilgili riskleri değerlendirerek tüketici ürünlerinde yer alıp almaması gerektiğine karar vermeye çalışmaktadır. Elbette ilk kullanımından bu yana geçen 40 sene boyunca birçok üründe yer alarak vermiş olduğu zarar henüz bilinmemektedir.