EN SAF OLAN' A DOKUNDUK!
Enerjisi yüksek, harika bir kamp geride kaldı. Bende bıraktıkları mı? Eğitimler doğada çok daha güçlü, dostluklar hızlı ve samimi, enerji her geçen gün daha da yükseliyor kamp süresince. Paylaşımlar derin, her nefes bir terapi! Karmaşa yok, zihinler, kalpler net ve açık, yemekler şifalı, sofra başı sohbetleri şifalı, ateş başı sohbetleri şifalı... kısacası hepimiz şifalandık. Ben kendimce en saf olan'a dokunduğumu hissettim. Böyle bir buluşmaya, böyle bir düğüne biz de şaşırdık! Şaşırabilmek ne güzel şey!
Çemberimizi büyütmek için sohbetlere sizi de katmak istedim ve Zeynep Barut' un bol kahkahalı söyleşisine yüzümde hala koca bir gülümsemeyle başlıyorum.
Gamze: Her sene İrem'le birlikte Patika/Faralya' da öğrencilerinize ve dışarda katılmak isteyen kişilere şehirden uzakta, bir haftalık kamp düzenliyorsunuz. Bu fikir nasıl doğdu?
Zeynep: Bir araya gelmemize vesile olan, daha önce kendi stüdyolarında tai chi dersleri verdiğim, şifacı şaman dostlarımız Elif Özkoç ve Tunca Bolayır'dır. Peru'ya geri giderlerken stüdyolarını kapattılar ve beni İrem'e yönlendirdiler. Amerika'da yoga eğitimi almış can bir kızdır, enerjiniz ve amaçlarınız birbirini tutar, dedi ikisi de. Hemen aradım İrem'i ve buluştuk sonra gerisi geldi zaten. İşini aşk ve bilgiyle yapan, bütünün en yüksek hayrını isteyen kişiler olmamız bizi uyum içinde bir çalışma ve kız kardeşlik ortamına soktu. O gün bu gündür de devam ediyor. Patika projesi de aynı enerjinin bir devamı olarak doğal şekilde bizi buldu diyebilirim. Erol stüdyoyu ziyaret etti ve benim dersime katıldı. Kendi deneyim testini aşmış olacağız ki bize projesinin yolcularından olabilir miyiz diye sordu. Hiç tereddütsüz kabul ettik, zira Patika yolcusu olmak bizim amacımıza harika bir ivme kazandırdı.
Kamplarınız için mekan olarak neden Patika' yı seçtiniz?
Patika' yı araştırdık. Felsefesini, hayata bakış açısını doğru bir doğal ortamda gerçekleştirdiğini gördük. Mekan cennet bahçesi gibi, fiyatlar amaca hizmet edecek türden, servis birlik enerjisi üstüne kurulu, her şey tutarlı. Samimi ve sağlıklı bir paylaşım yeri. Eh daha ne olsun!
Türkiye 'de yaygın olmayan, hatta fazla bilinmeyen tai chi 'ye merakın nasıl başladı ve nasıl gelişti?
Küçükken David Carridine'nin oynadığı Kung Fu dizisine hayrandım. Orada uzak doğu savaş sanatları ustası her sabah tai chi yapardı ve ben hayranlıkla kitlenmiş bir şekilde izlerdim. Seneler sonra lisede ağır bir trafik kazası geçirdim. Doktorum esnekleştirirken kuvvetlendiren sporları yapmam konusunda uyardı. Gençlik işte dinlemedim. 30 yaşımı geçince bahsettiği arazları hissetmeye başladım ve çevremdeki seçenekleri araştırdım. Burnumun dibinde tai chi dersi olan bir kulüp gördüm ve hiç düşünmeden yazıldım. Rahmetli ustam Sermet Tezel sayesinde klasik yang stili 8 adım tai chi ve chigongla böylece tanışmış oldum. İlk gün, ileri derecedekilerin sınıfına girmişim. Sen bugün bu derse katıl, bunlar 4 yıllık öğrencilerim bir dahaki hafta başlangıç sınıfına gelirsin, dedi. Ancak ders bittiğinde hayretle bana kızım sen daha önce tai chi mi yaptın diye sordu, sakın başlangıç sınıfına gelme, gelişmiş sınıf öğrencileriyle çalıştıracağım seni, dedi. Çok küçükken 4-12 yaş arası bale yapmıştım onun etkisi olduğu kesin fakat esas olan tai chi ye aşık olmuştum. İki sene boyunca hocadan ders aldım. Tamam sen oldun dediğinde zaten bundan sonra başka bir şekilde yaşayamayacağımı anlamıştım. Daha sonra başka bir stil denemek, bilgilerimi arttırmak için Türkiye'ye gelen çen tai chi ustası Lui Yong'un workshop'una katıldım. Ondan sonra da 10 sene Tibet'te kalarak son üç senesini de manastırda Shaolin rahipleri tarafından eğitilmiş Muhlis Partal'ın dojosunda 6 ay kadar, 8 adım klasik yang stili tai chi eğitimime devam ettim. Çin'e gitmedim henüz ama Çin ayağıma geldi resmen ha ha ha. Bu sene iadeyi ziyaret olarak Kasım ayında wudang stilini öğrenmek üzere Çin'e gitmeyi planlıyorum kısmetse. Vakit geldi artık. Bütün bunlar olurken, ilk olarak Lape hastanesinin rahibe hemşirelerine tai chi ve qigong dersleri vermeye başladım, sonra bir yoga pilates stüdyosu açan arkadaşım benimle çalışır mısın; dedi. Özel dersler falan derken uluslararası bir şirketin çalışanlarınahaftanın iki günü sabah işlerine başlamadan önce 30 dakikalık bir taichi , qigong programına başladım. Bir yola girdiğinizde eğitimci olurken öğrenciliğiniz de hayat boyu devam ediyor. Bu hikaye bu dengede sürüyor şu anda, hedefim belli ama her şey kısmet. Yaşayarak göreceğiz film nasıl gelişecek. 32 yaşımdan itibaren pusulam neşe ve ahenk olmuştur, yaptığım iş, yaşadığım ilişkilerde neşe ve ahenk varsa kendimin ve bütünün en yüksek hayrını deneyimlerim. Bu iki faktörün eksikliği artık başka bir evreye, bir dönüşüme işaret eder benim için.
Bu seneki kamptan bize neler aktarmak istersin?
Verdiğim dersler dışında doğada vakit geçirmek, yaratılışımızın özüne bir dönüş olduğu için harika bir farkındalık yaratıyor. Tai chi zaten yaşam enerjisini toplama, sağlıklı bir akışa çevirme sistemi ve doğada yapılıyor. İnsanlık, doğanın bir parçası olduğunu hatırladığında, yeryüzünde cennet yaşanacak. Kamplarımız da bunu hatırlamak için faydalı oluyor haliyle. Cana can katılıyor, yanaklar pembe, hareketler enerjik, neşeli bir ruh hali. Sürekli bir devinim ve her şeyin bir vakti olduğu gerçeğini doğa bize tatlı tatlı hatırlatıyor.
Thai chi yi merak eden, denemek isteyen kişileri aydınlatmak için neler söyleyebilirsin?
Tai chi chuan 4-5 bin yıllık geçmişi olan bir doğu savaş sanatı tekniğidir. Kung fu'nun yavaşı, hareketli bir meditasyon sistemidir aynı zamanda. Zaten beni ilgilendiren ve öğrettiğim de meditasyon kısmıdır. Yaygın olarak bilinen ying yang sembolünün adı tai chi dir. Zıtlıkların uyumu demektir. Zihin, beden, ruh üçlüsünden oluştuğumuzu bir bütün olarak deneyimlerimizi sağlayan tekniklerden biridir. Bu bakımdan yaşadığımız zamanda kendimizi sadece beden, sadece zihin, sadece ruhanilikle tanımlama yanılgısına ilaçtır. Sağlık, bir bütün olarak, hayatı mücadele enerjisinden çıkarır ve ahenkli bir akışa çevirir. Taş gibi vücudun olsa ne yazar sakat düşünceler ve hisler üretiyorsan. Taş olsan bir işe yararsın hiç olmazsa hahaha. Elbette güzel düşünce ve ruhu, sağlıklı bir beden taşır. Dünyanın hali ortada. Şahsen kendi üstümdeki olumlu dönüşümleri yaşadığım için, insanlara verdiği bütünlük ve birlik, esenlik hissine katkım olabildiği için huzurlu bir insan oldum çok şükür. Huzurun içindeki muzurla, muzurun içindeki huzurun dengesi, benim öğretim buna dayalı.
Zeynep Barut' un tai chi dersleri ve programıyla ilgili daha fazla bilgi almak için:
[email protected]
Yazar: Gamze De Lisen
Fotoğraflar: Leyla Tulun