Alzheimer'ın sebebi bilinmemektedir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, güçlü bulgular elde etmiştir ve bunlar aynı zamanda birkaç yeni deneysel tedaviye teorik olarak destek olmuştur. Alzheimer daha çok öğrenme, muhakeme ve hafızadan sorumlu beyin bölgelerindeki beyin hücrelerini etkiler. Alzheimer olan insanların otopsileri, beynin bu bölgelerinin iki anormal yapı olan nörofibriler yumaklar ve senil plaklar ile tıkanmış olduğunu göstermiştir. Nörofibriler yumaklar, sinir hücreleri ya da nöronların içindeki bükülmüş protein lifleri kitleleridir. Senil plaklar, nöronların bazı kısımlarını saran beta-amiloid tortuları denilen bir grup proteinden oluşmaktadır. Bu yapıların sorunlara tam olarak nasıl sebep olduğu açık olmasa da; bazı araştırmacılar bunların oluşumunun büyük olasılıkla, beyindeki nöronlar arasındaki normal iletişimi kesintiye uğratarak, zihinsel değişikliklerden sorumlu olduğuna inanmaktadır.
Plak ve yumak oluşumunu neyin tetiklediği, birkaç olası adayın bilinmesine rağmen, tam olarak kesin değildir. Gelişimlerinde beyin iltihabı rol oynayabilir ve steroid olmayan iltihap önleyici ilaçların (NSAID) kullanımının Alzheimera yakalanma riskini azalttığı belirtilmektedir. Kan akışının sınırlandırılması, sorunun bir parçası olabileceğinden, belki de diğer etkilerinin yanı sıra beynin kan akımını artıran östrojenin yararlı etkileri dikkate alınabilir. Serbest radikal denilen yüksek reaktif molekül parçaları, özellikle de serbest radikal hasarına karşı, her tür hücreye koruma sağladığı düşünülen koruyucu antioksidan desteği az olan beyin hücrelerine hasar verebilir.
Amiloid üretmekten sorumlu gen olan amiloid prekürsör, protein veya APP'de dahil olmak üzere bazı genlerin de Alzheimer'e neden olduğu ifade edilmiştir. Bu gendeki mutasyonlar, nispeten nadir görülen erken başlangıçlı Alzheimer türleri vakalarıyla bağlantılıdır. 2001 yılında bilim adamları, hastalığın nasıl geliştiği ve yeni tedavi olanakları üzerine yeni bir anlayışa yol açabilecek, yeni ve nadir bir APP geni mutasyonu keşfetti. Diğer erken başlangıçlı Alzheimer vakaları da, pre-senilin adlı başka bir protein genindeki mutasyonlardan kaynaklanır. AH, 21. kromozomun fazladan bir kopyasının var olmasından kaynaklanan Down sendromu olan hemen herkesi en sonunda etkiler. Diğer kromozomlardaki diğer mutasyonlar da erken başlangıçlı olgularla ilişkilendirilmiştir.
Potansiyel olarak en önemli genetik bağlantı, 1990'lı yılların başında 19. kromozomda keşfedilmiştir. ApoE olarak adlandırılan bu kromozom üzerindeki bir gen, nöron içine lipidler taşınmasında yer alan bir protein kodlar. ApoE en az üç biçimde - apoE2, apoE3 ve apoE4 -ortaya çıkar. Her insan, her bir ebeveyninden bir apoE devralır ve bu nedenle herkeste iki farklı türün bir kopyası ya da bir türün iki kopyası bulunur. ApoE4 taşımayanlarla karşılaştırıldığında, ApoE4'den bir kopya taşıyan insanlarda, geç başlangıçlı Alzheimer gelişmesi olasılığı yaklaşık üç kat, iki kopya taşıyanlarda ise yaklaşık dört kat daha yüksektir. Bu önemli bağlantıya rağmen apoE4 olan herkeste Alzheimer gelişmez ve apoE4 taşımayan insanlarda hastalık olabilir. ApoE4'ün Alzheimer gelişme ihtimalini neden yükselttiği bilinmemektedir.
Bir kişide Alzheimer gelişme olasılığını artıran çeşitli risk faktörleri vardır. En önemli faktör yaştır; daha genç olanlarla göre yaşı ilerlemiş kişilerde Alzheimer çok daha yüksek oranda görülür. Bir diğer risk faktörü de, ailede Alzheimer, Down sendromu ya da Parkinson hastalığı öyküsüdür. Kafa travması geçirmiş veya hipotiroidi olan kişilerde Alzheimer belirtileri daha hızlı ortaya çıkabilir. Alzheimer konusunda yüksek risk ile ilişkilendirilen başka bir tıbbi sorun yoktur. Pek çok çevresel faktörün Alzheimer'a neden olduğu ile ilgili şüpheler bulunmaktadır; ancak henüz nüfus araştırmaları, bu bağlantıları doğrulamamıştır. Bunlar arasında içme suyunda çevresel kirleticiler, ticari ürünlerden gelen alüminyum ve metal diş dolguları yer almaktadır. Bugüne kadar bu faktörlerin hiçbirinin Alzheimer'a neden olduğu ya da gelişme ihtimalini arttırdığı kanıtlanmamıştır. Pek çok araştırma, hala diğer zararlı çevresel etmenlerle Alzheimer arasında ilişki kursa da, bunlardan hiçbiri kesin biçimde tanımlanmamıştır.
Teşhis
Alzheimer tanısı komplekstir ve tanının konulabilmesi için önce birkaç ay boyunca birkaç farklı uzmanın ziyaret edilmesi gerekebilir. Çoğu durumda güvenli bir ön tanı, tam bir testten sonra yapılabilse de, Alzheimer tanısı beynin otopsisinde senil plaklar ile nörofibriler yumakların incelenmesine kadar kesin biçimde konulamaz.
Alzheimer teşhisi eksiksiz bir fizik muayenenin yapılması ve tam bir tıbbi öykünün alınması ile başlar. Hastalığın erken aşamaları dışında, aile üyeleri ya da bakıcılardan kesin biçimde öykünün alınması esastır. Benzer zihinsel değişikliklere neden olabilecek reçeteli ve reçetesiz ilaçların olması nedeniyle, hastanın ilaç ve alkol kullanımının dikkatlice incelenmesi önemlidir.
Alzheimer-benzeri belirtiler aynı zamanda tümörler, enfeksiyon ve hafif darbeler (multi-infarkt demans) de dahil olmak üzere diğer sağlık sorunları nedeniyle de tetiklenebilir. Bu olasılıklar uygun kan ve idrar testleri, beyin manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya bilgisayarlı tomografi (BT), beyin elektriksel aktivite testleri (elektronsefalograflar EEG) veya diğer testler ile elenmelidir. 2001 yılında, araştırmacılar pozitron emisyon tomografisi (PET) taramalarının, kimlerde bellek bozukluğu gelişebileceğini tahmin etmede yardımcı olabildiğini kanıtlamıştır. PET taraması, nispeten yeni ve pahalı bir teknoloji olmasına rağmen, daha kolay kullanılabilir hale gelmektedir. Alzheimer tanısına yardımcı olmak ve hastalığın ilerleyişini takip etmek için kullanılan sözlü ve yazılı testler arasında mental durum, fonksiyonel beceriler, hafıza ve konsantrasyon testleri yer alır. Yine de, erken dönemde hastaların çoğunda nörolojik muayene normaldir. Teşhis sürecinin en önemli parçalarından biri, hastanın, depresyon ve deliryum için değerlendirilmesidir; çünkü bunların her biri Alzheimer ile birlikte mevcut olabilir ya da Alzheimer için yanıltıcı olabilir (Deliryum kişinin kendi çevresine farkındalık ve bilinçlilik durumundaki azalmadır). Yaşlılarda depresyon ve hafıza kaybı yaygındır. Bu ikisinin kombinasyonu genellikle Alzheimer konusunda yanılgıya neden olabilir. Depresyon, ilaçlarla tedavi edilebilse de, bazı antidepresanlar eğer varsa demansı kötüleştirerek hem tanıyı hem de tedaviyi daha komplike hale getirir. ApoE4 gen için genetik test vardır; ancak teşhis için kullanılmaz çünkü bu genden iki kopyanın olması bile kişide Alzheimer gelişeceğini kesinleştirmez.