"Anne-Kız Bilgeliği” adlı kitabın yazarı Dr. Christiane Northrup’a göre, bir anne ile kızı arasındaki bağ o kadar güçlüdür ki küçük kız büyüyüp yetişkin bir kadın olduğunda dahi sağlığı, kendine güveni ve hatta diğer kişilerle kurduğu ilişkilerinin tümü bu bağdan etkilenir. Dr. Northrup’a göre hayattaki en güçlü bağ anne ile kızı arasındaki bağdır, bu bağ iyi de olsa kötü de olsa kişinin hayatının devamında kuracağı tüm ilişkilerinin temelini oluşturur.
Hepimiz genetik olarak anne ve babamızdan gelen bilgileri taşımaktayız. Dolayısıyla bir kadın olarak dünyaya geldiğimizde annemizden aldığımız genler sayesinde, aslında hücresel olarak annemizin kadınlıkla ilgili sahip olduğu bilgileri de taşımaktayız. Örneğin annelerimizin kadın olmanın nasıl bir şey olduğu hakkındaki fikirleri, kendi vücudu hakkındaki yargıları, sağlığına verdiği önem ve hayata karşı genel tutumu gibi yerleşik bir çok görüşünü biz de hücrelerimiz vasıtasıyla taşıyoruz.
Anne-kız arasındaki kopmaz bağ hayatın tüm sürecinde devam etmekle beraber, yaşlara ve dönemlere göre belirgin farklılıklar gösterir. Örneğin 5 yaşındaki bir kız çocuğu için hayattaki en mükemmel kadın annesiyken ergenlik döneminde aynı kadının bazı özelliklerinden utanç duymaya başlar. Peki bu dönemlerde ilişkiler nasıl değişkenlik göstermektedir, gelin hep beraber inceleyelim…
Farklı Dönemler…
Genellikle anne ile kızı arasında en büyük gerginliklerin yaşandığı dönemin ergenlik dönemi olduğunu tahmin etmek çok da güç olmasa gerek… Neyse ki bu dönem, ergenlikten ilk yetişkinliğe doğru sonlandığında farklı bir dönem başlıyor. Çocukluk dönemindeki koşulsuz sevgi ve güvenden sonra, ergenlikteki kişilik ve özgürlük mücadelelerinin yerini, karşılıklı sevgi ve saygının dayandığı bir arkadaşlık dönemi alıyor.
İlişkinin türü, küçük kız çocuğu büyüyüp de kendisi de bir anne olduğunda daha da değişiyor. Çünkü bu dönemde kendisi de bir anne olan birey, kendi çocuğuna karşı hissettiği derin sorumluluk duygusu ve sevgi sayesinde annesinin kendine karşı hissettiklerini daha iyi anlamaya başlıyor. Ancak uzmanlar, zamanında annesiyle ilişkisi çok da iyi olmayan bir kadının, kendi çocuğuyla da ilişkisinin iyi olmayacağı anlamının çıkarılmaması gerektiğini ekliyor.
Annesiyle ilişkisi iyi olan kadınların diğerlerine göre daha avantajlı olmasına karşın, anneleriyle arasında zorlu ilişkiler olan kadınların da hayatlarındaki diğer kadınlarla oldukça iyi ilişkiler kurabildiği bilinmektedir. Bu nedenle hayatımızdaki olumsuzlukları ya da ters giden ilişkileri tamamen annelerimize bağlamak çok da doğru bir yaklaşım değil gibi görünüyor…
Eğer annenizle ya da kızınızla aranızdaki ilişkinin oldukça zorlu olduğunu düşünüyorsanız hemen hayal kırıklığına kapılmamanız gerekiyor. Çünkü Pennsylvania State Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre hayatların belirli dönemlerinde çatışmalar ve duygu karmaşaları olmasına rağmen orta yaşlardaki kadınların %80-90’ının anneleriyle aralarındaki bağın oldukça güçlü olduğu tespit edilmiş…
Kızınızla Aranızdaki Bağı Güçlendirmek…
Araştırmacılar, yaşamın erken dönemlerinde anne ile kızın birlikte kaliteli vakit geçirmesinin önemini vurgulayarak genellikle bu erken evrede beraber vakit geçirmenin aradaki sevgi ve güven bağını geliştiren en önemli etmenlerden biri olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca bu dönemde kurulan yakın ilişkiler, ergenlik döneminde yaşanabilecek sorunların da kolaylıkla üstesinden gelebilmenizi sağlayacaktır.
İşte kızınızla aranızdaki bağı güçlendirmeniz için size birkaç öneri…
Sadece ikinizin gideceği küçük geziler düzenleyin. Bu köşe başındaki küçük park bile olabilir. Ya da beraber deniz kenarında veya bir ormanda düzenli yürüyüşler yapabilir, ikinize ait özel bir restaurant belirleyebilir ve haftanın bir günü orada yemek yiyebilirsiniz. Beraber alışverişe çıkmak, kurabiye yapmak, film izlemek, aile albümlerini karıştırmak da harika aktiviteler olabilir.
Özellikle kızınız ergenlik dönemine girdiğinde bedenindeki değişimlere daha çok odaklanacağı için beraber kuaföre ya da güzellik salonuna gitmek, spor salonuna kaydolmak gibi aktiviteler kendisini size yakın hissetmesini sağlayabileceği gibi onu anlayabildiğinizi düşünmesine sebep olabilir ve kendine güvenini arttırabilir… Bunun yanı sıra sadece fiziksel bedeni üzerine odaklanması da çok istenilen bir tutum değildir. Ergenlikte kişinin sosyal, ruhsal ve zihinsel gelişimi de oldukça önemlidir. Bu yüzden hoşlanabileceği tarzda kitaplar hediye etmeniz, sevdiği spor aktivitelerini beraber keşfetmeniz, doğa gezileri yapmanız, çeşitli konser ve sanatsal aktivitelere katılmanız, arkadaşlarıyla buluşmasını teşvik etmeniz, resim-müzik gibi farklı hobilere yönlendirmeniz de bir çok alanda gelişimine destek olacaktır.
İlişkinizi Onarmak İçin Hiçbir Zaman Çok Geç Değil…
Eğer anneniz ya da kızınızla aranızdaki bazı problemler çözümsüz gibi görünüyorsa ve aranızı düzeltmek istiyorsanız şimdiden bir adım öndesiniz demektir. Çünkü tarafların birbiriyle arasının açılması sonucu genellikle her iki taraf da uzlaşmaya yanaşmaz ve sorun çözümsüz kalır. Ancak siz sorunun olduğunu kabul ediyor ve çözmek için uğraşıyorsanız, yarı yarıya başardığınızı bilmelisiniz. Dilerseniz aşağıdaki önerilere de bir göz atabilirsiniz…
Öncelikle tek başınıza uzman bir danışmandan danışmanlık alabilirsiniz. Danışmanınıza sorunlarınızı anlattığınızda eğer anneniz ya da kızınızla beraber katılımınızın uygun olduğu seanslar düzenlemeyi önerirse bu konuyu anneniz ya da kızınızla paylaşıp danışmanlık almayı önerebilirsiniz.
Bazen önceden yapılan hataların veya olumsuz izler bırakan geçmiş yaşantıların kolaylıkla affedilip üzerine sünger çekilmesi kolay olmaz. Ancak geçmişin tamamen silinmesini beklemek yerine bu gün için yapılacaklar mutlaka vardır. Annenize/kızınıza onu sevdiğinizi açıkça ve samimiyetle gösterin ancak hiçbir şekilde çok ısrarcı olmayın. Bazı şeyleri zamana bırakın ve sevginizi göstermeye devam edin.
Eğer ortada bir anlaşmazlık varsa sürekli karşı tarafı suçlamaktan vazgeçerek bir tartışmada her iki tarafın da suçu olduğunu kabullenin. Bunu kabullenmek bahsedildiği kadar kolay olmamakla beraber bunu yaptığınızda sorunu çözmüş sayılırsınız.
Kızınızın ya da annenizin en hoşuna gitmeyen yönlerini düşündüğünüzde hala öfkeli, kırgın ya da suçlayıcı mı hissediyorsunuz? Unutmayın genetik olarak benzer kodlara sahipsiniz ve kızınızda/annenizdeki sevmediğiniz yönler sizin gölge taraflarınız olabilir! Bu konuda kendinize karşı dürüst olmalısınız… Eğer annenizin çok öfkeli biri olduğundan şikayetçiyseniz, kendinizin de ara ara öfke krizlerine yakalanıp yakalanmadığınızı düşünün… Herhangi bir suçlu aramayın ve sadece aranızdaki sevginin her şeyi aşabileceğine inanın… Özellikle annenizle veya kızınızla anlaşamamanıza rağmen etrafınızdaki kişiler bazı yönlerinizin birbirine çok benzediğini söylüyorlarsa bunu göz ardı etmeyin…
Eğer anneniz vefat ettiyse ve vefatından önce aranızda çözemediğiniz bazı problemler nedeniyle geçmişe takılı kaldıysanız, mutlaka uzman bir psikoloğa görünmelisiniz. Psikoloğa ya da danışmanınıza sorununuzdan bahsettiğinizde olayların gidişatı hakkında sizin daha farklı bakış açılarına sahip olmanızı sağlayabileceğini göreceksiniz.
Unutmayın, sevgi tüm duygular arasındaki en güçlü duygudur! Ancak eğer öfkenin ya da diğer olumsuz bir duygunun daha güçlü olduğuna inanıyorsanız o halde geçen zaman bunun aksini size kanıtlayacaktır!
Hem annenizle hem kızınızla hem de tüm ilişkilerinizde sevginin arındırıcı ve yükseltici gücünün sizinle olması dileğiyle…