Barrett Sendromu - Nedir

Barrett özofagusu, genellikle gastroözofageal reflü nedeniyle meydana gelen bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır.

Barrett Sendromu

Barrett özofagusu, genellikle gastroözofageal reflü nedeniyle meydana gelen bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır. Gastroözofageal reflü nedeniyle özofajit (özofagus olarak bilinen yemek borusu enflamasyonu) meydana gelen hastalarda, Barrett özofagusunun meydana gelme riski yaklaşık  % 4 oranındadır.

Bu hastalıkta özellikle yemek borusunun mideye yakın kısmının iç yüzeyini kaplayan epitel dokunun yerini mide ve/veya barsakların iç yüzünü örten dokuya benzer bir dokunun alması söz konusudur. Bunun nedeni gastroözofageal reflü sebebiyle özofagusun (yemek borusunun) sürekli mide asidine maruz kalmasıdır. Bu asit etkisiyle de yemek borusu mukozası değişim geçirerek daha dayanıklı olan mide ve/veya bağırsak mukozasına benzemeye çalışır. Bahsedilen değişim nedeniyle normalde yemek borusundaki yassı epitel hücreleri silindirik epitel hücrelerine dönüşürler. Ancak bu mukoza normal bir mukoza olmayıp metaplazik mukozadır. Yani bu mukozada değişim devam ederse ölümcül kanser türlerinden biri olan "özofageal adenokarsinom”un meydana gelme riski yüksektir. Neyse ki Baret hastalığına yakalananlardan sadece %1’inde bu kanser türü meydana gelmektedir.
Baret Sendromunun nedeni gastroözofageal reflüdür (GERD). Reflü hastalığında yutulan gıdaların mideye girişinden sonra kasılarak, midedeki gıdaların yemek borusuna kaçmasını önleyen bir sfinkter (daralıp genişleyebilen bir tür kapakçık) bulunur. Ancak bu sfinkter hasar gördüğünde yenilen gıdalar ve mide asidi yemek borusuna hatta gırtlağa doğru çıkabilir. Özofagusun (yemek borusu) iç yüzeyini döşeyen epitel hücreleri ise midenin iç yüzeyini döşeyen hücreler gibi aside dayanıklı değildir. Uzun dönem GERD şikayetinden yakınan ve tedavisini düzgün yapmayan kişilerde normalde aside dayanıksız olan özofagusun iç yüzeyindeki yassı epitel hücreleri, mide ya da bağırsağın iç yüzeyini kaplayan silindirik hücrelere dönüştüklerinde Baret sendromu ya da Baret özofagusu olarak bilinen hastalık meydana gelmiş olur.
Barett özofagusunun belirtileri, gastroözofageal reflü ile aynıdır. Gastroözofageal reflünün belirtileri ise şunlardır:
  • Göğüs bölgesinde yanma hissi (bu his bazen gırtlağa kadar çıkabilir),
  • Göğüs ağrısı,
  • Yutkunma zorluğu (disfaji),
  • Kuru öksürük,
  • Boğaz tahrişi,
  • Ses çatallaşması,
  • Öğürme ya da kusma olmaksızın yenilen gıdaların ya da mide asidinin ağza gelmesi,
  • Ağızda ekşi tat,
  • Boğazda bir yumru takılı kalmış gibi bir his vs…
Eğer gastroözofageal reflü ile Barett sendromunun tüm belirtileri aynıysa o zaman aklımıza şöyle bir soru gelebilir: Barett sendromu nasıl teşhis edilir 
Eğer uzun süredir GERD hastasıysanız, mutlaka düzenli aralıklarla endoskopi yaptırmanız gerekir. Çünkü ancak endoskopi gibi görüntüleme yöntemleriyle bu hastalık teşhis edilebilmektedir. Endoskopi esnasında özofagustaki renk değişikliği, doku değişimini de gösterebilmekle beraber, genellikle endoskopi esnasında bu bölgeden alınan bir parçaya biyopsi yapılması sayesinde tanı kesinleştirilmiş olur.

Eğer kolonoskopi ve biyopsi gibi yöntemlerle Baret özofagusu teşhisi konulmuşsa bu aşamadan sonra yapılması gereken temel adımlar reflünün özofagusa daha fazla zarar vermesini önlemektir. Bunun için ufak hayat tarzı değişimleri ve ilaç tedavisi ilk seçenek olacaktır.

Yapılması gereken hayat tarzı değişimleri:
  • Öncelikle değişim diyet ile başlamalıdır. Yağlı yiyecekler, çikolata, kafein, aşırı baharatlı gıdalar ve nane reflüyü şiddetlendirebilir.
  • Alkol, yüksek kafeinli içecekler ve sigara kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Kilo kaybı da önemlidir. Obezite, reflü riskini arttırır.
  • Yastığınızın yüksekliğini arttırmak ya da yatağınızın seviyesini değiştirerek baş kısmının yatay seviyeden daha yukarı gelmesini sağlamak, mide içeriğinin özofagusa kolaylıkla geçişini bir nebze olsa da önleyebilir.
  • Öğünlerin üzerinden 3 saat gaçmeden hemen yatağa uzanmayınız.
  • Aldığınız tüm ilaçları bol su ile birlikte alınız.
Yukarıda bahsedilen hayat tarzı değişikliklerinin haricinde, hekiminiz gastroözofageal reflü tedavisinde de kullanılan ilaçları reçete edebilir. Bu ilaçlardan bazıları:

Mide asidini nötralize eden antasitler: antasitler olarak bilinen bu ilaçlar midedeki asidi nötralize ederler, ancak tek başlarına özofagus enflamasyonunu gideremezler. Bunun haricinde kabızlık ya da ishal gibi yan etkileri de sıklıkla görülür.

Midenin asit üretimini azaltan ilaçlar: Histamin reseptör blokörleri grubundaki bu ilaçlara birkaç örnek: Simetidin, Famotidin vs..

Asit üretimini bloke eden ve yemek borusundaki hasarı azaltan ilaçlar: Bu gruptaki ilaçlar proton pompası inhibitörleri olarak adlandırılıp, genellikle en sık reçete edilen ilaçlardır. Ör: Omeprazol, Lansoprazol vs..

Promotilite Ajanları: Alınan gıdaların mideden bağırsağa daha hızlı geçişini sağlayarak midenin boşalma süresini hızlandıran ilaçlardır. Bu nedenle midedeki gıdalar özofagusun altındaki sfinktere basınç yapmayacak ve reflü riski azalacaktır.

Yukarıda bahsedilen ilaçlar ve yaşam tarzı değişikliklerinin haricinde sadece Barrett sendromunun tedavisine özel olan ilaçlar de mevcuttur. Bu yöntemler ise şunlardır:

Fotodinamik Terapi: Endoskopi cihazının ucuna yerleştirilen bir lazer cihazı ile özofagusta hücre değişiminin olduğu bölge hedeflenir ve sadece değişim geçirmiş hücreler harap edilerek normal hücrelere zarar verilmez. Bu prosedürden önce hastaya verilen Photofrin adlı ilaç, hücrelerin ışına daha duyarlı olmasını sağlar.

Cerrahi Operasyon: Bilhassa Baret sendromu nedeniyle kanserleşmenin meydana gelmesinden şüpheleniliyorsa uygulanılabilecek bir yöntemdir. Uygulanan cerrahi yöntemle özofagusun büyük bir kısmı çıkarılır.

Endoskopik Mukozal Rezeksiyon: Bu yöntemde sadece renk değişimi gösteren bölgeye müdahale edilir.

Bu hastalık özofagusun aside maruz kalma riskini artıran yiyecek, içecek ve alışkanlıklardan kaçınmakla iyileştirilebilir. Ana sağlık riskleri sigara ve alkol kullanımıdır fakat Barrett sendromu ayrıca diyetteki baharatlı işlenmiş ve rafine gıdaların, alkolsüz içecekler ve aspirinin azaltılmasıyla da iyileştirilebilir. Kilo vermek de gereklidir çünkü aşırı kilo,mideye yukarı doğru baskı uygular ve asidin özofagusa gelmesine sebep olur. 

Limonlu Su
Limon vücutta asit miktarını azaltmaya yardımcıdır ve sindirim sistemi için başka faydaları da vardır. Limonlu su, doğal bir temizleyicidir; mikropları ve bakterileri karaciğer ve böbrekle temizleyerek atıkların daha verimli bir şekilde uzaklaştırılmasına yardımcı olur.

Uzanmak
Yemek yedikten sonra yatıp uzanmayın. Kafayı ve üst vücudu yukarıda tutun ve vücudun arkaya doğru sadece biraz eğimli olduğu bir pozisyonda olun. Bu şekilde yerçekimi asidin midede kalmasını sağlar. Yatarak ayakların baştan daha yüksek bir pozisyonda tutulması midedeki asidin özofagusa daha kolay ulaşmasına sebep olur.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye