Botanik tıbbı şunlardan oluşur:
- Tıbbi herbalizm: Hastalık ve belirtileri tedavi etmek ve sağlığı korumak için bitkilerin sinerjik ve tedavi edici özelliklerinin kullanımına dayanan bir şifa sanatıdır.
- Farmakognozi: Doğal ürünlerin farmasötik özelliklerini konu alan bilim dalıdır.
- Etnobotanik: Farklı kültürlerde bitkilerin kullanımını araştıran bilim dalıdır.
Botanik tıp, Geleneksel Çin Tıbbı (TCM), Ayurvedik tıp, Natüropati, yerli ve şaman tıbbı, homeopati, çiçek özü terapisi ve aromaterapi de dahil olmak üzere pek çok geleneksel tıp sistemi ve terapisinin önemli bir bileşenidir. Botanik tıp, binlerce yıl boyunca dünyanın her yerinde tüm kültürlerde çeşitli biçimlerde hayatta kalmıştır.
Geleneksel Çin Tıbbı
Geleneksel Çin Tıbbı binlerce yıl boyunca geliştirilmiş olan kadim teknikleri kullanır. Bunlar arasında akupunktur, moksibüsyon ve bitkisel formüller yer alır. Moksibüsyon, akupunktur ile Ai ye veya Hao-shu olarak bilinen mugwort bitkisinin (Artemisia vulgaris) geleneksel uygulanışını birleştiren bir işlemdir. Bu yöntemde vücuttaki belli akupunktur noktaları fiziksel durumları, özellikle de kronik ağrıyı iyileştirmek için ısıtılır. Yakıldığında, mugwort kasların içine derinlemesine nüfuz edilebilecek hafif bir ısı üretir.
Çin tıbbı aynı zamanda sağlığın yeniden kazanılması ve yin - yang olarak bilinen iki zıt kuvvet arasındaki dengenin qi bakımından korunması için belli bitkisel formüller de kullanır. Qi (çi olarak telaffuz edilir) vücuttaki meridyenler ya da enerji yolları üzerinden akan yaşam enerjisidir. Çin tıbbı uygulayıcıları çeşitli pozisyonlarda nabız atışını ölçme ve hastanın ten rengi, gözler, tırnaklar, saçlar, dil ve duruş da dahil genel görüntüsünü gözlemlemeyi de içeren tanısal tekniklere güvenen yetenekli gözlemcilerdir. Değerlendirme yalnızca hastanın semptomatik şikâyetlerinin göz önünde bulundurulmasını kapsamaz aynı zamanda aile öyküsü, yaşam tarzı, duygusal sağlık, çevre, diyet ve egzersizi de içeren pek çok kişisel karakteristiği de içine alır. Reçete edilen tıbbi bitkiler genellikle her hastanın kendi ihtiyacına bağlı olarak özel bir formüle göre hazırlanır.
Ayurvedik Tıp
Ayurvedanın kelime anlamı yaşam bilgisi ya da uzun yaşam bilimidir ve Ayurvedik tıp 5.000 yıldan uzun süredir Hindistan'da uygulanmaktadır. Bu şifa yöntemi, insanın bedeni, zihni ve ruhu ile eşit oranda ilgilenir ve denge ve uyum sağlamak için doğal terapileri birleştirir. Ayurvedik hekimler, geleneksel Çin tıbbı uygulayıcıları gibi, tanı sürecinde bilgiye dayalı gözlemi kullanırlar. Ayurvedik tıpta, üç temel dosha veya metabolik vücut tipi vardır. Ayurvedik tedavinin başarısı, bu karakteristik yönlerin dengesizliklerinin doğru tanılanmasına bağlıdır. Ayurvedik tıpta, bedenin doğuştan sahip olduğu uyumu yeniden kazanması için sağlıklı bir diyet, yoga, meditasyon, nefes ve egzersizler gibi kişisel bakım stratejilerine önem verilir. Tat, bir bitkinin tıbbi özelliklerinin önemli bir göstergedir. Bitkiler, tatlı, ekşi, tuzlu, keskin, acı ve sert kekre olmak üzere altı bitki özüne göre sınıflandırılır. Ayurvedik tıpta bitkisel ilaçların reçete edilmesi için bu bitki özlerinin vücutta nasıl etki edeceğinin bilinmesi gerekir.
Yerli ve Şaman Tıbbı
Yerli ve Şaman şifa sistemleri, hastalığın tedavisinde botanik ve hayvan hekimliği ile birlikte törensel ritüel üzerine derin halk bilgisine dayanan şifa sistemleridir. Her kabilenin kendilerine özgü bir yerli tıbbı uygulaması vardır. Özel bitkisel ilaçlar daha çok sözlü gelenek yoluyla aktarılır.
Natüropati
Natüropatik tıp 18. ve 19. yüzyıllarda ortaya çıkmıştır. Natüropatik hekim veya natüropat vücudun iyileşme yeteneğini desteklemek için besin takviyeleri, bitkisel ilaçlar, uygun diyet ve egzersiz gibi yöntemler kullanır. Doktor hastalığı önleyecek olan sağlıklı bir içsel dengenin kazanılması ve korunması yolları üzerine kişiyi eğitmek için hasta ile birlikte çalışır. Lisanslı bir natüropatik hekim olmak için temel klinik botanik tıbbı ve homeopati gibi alanlarda yeterlik sınavlarını geçmek gereklidir.
Homeopati
Alman doktor Samuel Hahnemann (1755-1843) on sekizinci yüzyılın sonlarında homeopatiyi kurmuştur. Homeopati "benzerin benzerle tedavisi” felsefesini benimser. Homeopatide bitkilerin, hayvansal ürünlerin ve kimyasalların aşırı seyreltik solüsyonları kullanılır ve bu seyreltik solüsyonların kullanılan maddenin hafızasının veya enerjisinin izini taşıdığına inanılır. Reçetesiz olarak satılan homeopatik ilaçlar, farmasötiklere uygulanan devlet düzenlemelerinden muaftır. Homeopatik ilaçlar, kullanma talimatları ve seyrelti seviyeleri etiketlerinde belirtildiği takdirde, güvenlik ve etkinliğine ilişkin bir kanıt olmaksızın satılabilir.
Çiçek Özleri
Çiçek özleri kullanımı, fiziksel belirtilerin ötesinde daha süptil bir enerjiyi ele almaya, hastalığın duygusal ve zihinsel kökenlerini tedavi etmeye çalışır. İngiliz doktor Edward Bach (1886-1936) çok geniş bir yelpazedeki psikolojik durumları tedavi yeteneği olduğuna inandığı çiçek özlerini çıkarmak için bir yöntem geliştirmiştir. Bu sistem, Bach Çiçek Özleri Tedavisi olarak bilinir. Bu bitkisel tedavi belirli çiçek özlerinin enerjisini, kişinin yüksek benliğindeki aynı enerjilerle eşleştirmeye ve böylelikle bu enerjileri güçlendirmeye ve kişinin sağlığına kavuşmasına yardımcı olmaya çalışır. Bach'ın teorisine göre, tüm hastalıkların kökeninde kişinin yüksek benliğinin istekleri, tam potansiyelini gerçekleştirme çabası ve kişinin kişiliği veya egosu ile sınırlayıcı inançları ve eylemleri arasındaki çatışma vardır. Bu tedavinin, içgüdüsel olanın belirli bir bitki ile uyumuna dayanan suptil ve ruh-iyileştirici bir etkisi olduğuna inanılmaktadır.
Aromaterapi
Aromaterapi çeşitli fiziksel ve duygusal problemleri tedavi etmek için bitkilerin çiçeklerinin, yapraklarının, saplarının ve köklerinin buharla damıtma ya da soğuk presleme yoluyla çıkarılan esansiyel yağlarını kullanır. Uzun yıllardır bitkilerin şifa verici kokularına değer verilir. 1564 yılında simyacı Giovanni Battista della Porta (1535 veya 1538-1615), önceki yüzyıllarda kullanılan aromatik damıtılmış sulardan esansiyel yağları ayırmada kullanılan yöntemler üzerine yazmıştır. Modern aromaterapi ise Fransız kimyager Réné Maurice Gattefosse (1881–1950) tarafından 1937 yılında geliştirilmiştir. Aromaterapi çeşitli saf esansiyel yağların farklı iyileştirici özelliklerini tanımlar. Esansiyel yağlardaki küçük moleküller, kimyasalların dokuya kolayca nüfuz etmesini ve duyguların merkezi olduğuna inanılan limbik sistem üzerinde hızla etki etmesini sağlar.