Çok az aktiviteyle ilgili, dövüş sanatlarında olduğu kadar efsane ve mit vardır. Dövüş sanatları başlığı altında yüzlerce uygulama vardır ve bunlardan bazıları nesilden nesile aktarılmıştır. Ayrıca dövüş sanatları, tarihsel olarak kendini Batı dünyasından soyutlamış olan ülkelerde gelişmiştir. Bu nedenle, dövüş sanatlarının kökenleri hakkında birbiriyle çelişen pek çok teori ve görüş mevcuttur. Bilinen ise, dövüş sanatlarının Asya’nın Çin, Hindistan ve Japonya’yı içeren kadim kültürlerinde başladığıdır. Hem Çin hem de Hindistan’da, üzerinde insanların dövüş sanatları pozisyonlarında durduğu izlenimi bırakan resimler olan 2000 ila 4000 yıllık araç gereçler bulunmuştur. Bazı tarihçiler, bir dövüş sanatı olarak düşünülebilecek en eski sistemlerden olan, kadim Çin’den yayılan qigong’un 5000 yaşında ya da daha da eski olduğuna inanmaktadır. Bazı bilim adamları, dövüş sanatlarının gelişiminin en fazla M.S. 6. yüzyılda olduğunu belirtir. Bu tarih, efsaneye göre, Hindistan’dan Bodhidharma adlı bir Budist rahibin, Budizmi, yoga egzersizlerini ve meditasyon tekniklerini Çin’deki Shaolin Manastırı’na getirdiği tarihtir.
Dövüş sanatları fiziksel teknikler kadar entelektüel kavramları da içerir ve Doğu’nun pek çok din ve felsefe sisteminden de etkilenmiştir. Taocu felsefe, evrenin denge ve uyum yasaları içerisinde işlediğini ve insanların doğanın ritmine göre yaşaması gerektiğini iddia eder. Dövüş sanatları, denge ve olayların doğal akışına uyum sağlama konusunu işler. Budizmin, dövüş sanatlarını ilk kuran kişileri, nefes yöntemleri, meditasyon ve zihinsel ve ruhsal farkındalık teknikleri ile tanıştırdığına inanılmaktadır. Çinli Konfüçyüsçülük ise günlük hayattaki etik davranışlarla ilgilenir ve dövüş sanatları da çoğunlukla bu kaygıları ifade etmektedir. T’ai chi ve çeşitli kung fu yöntemleri gibi bazı dövüş sanatları qigong’dan türemiştir.
"Enerjinin işlenmesi” anlamına gelen qigong, Çin felsefesine göre sağlık ve güçten sorumlu olan evrensel yaşam enerjisi qi’nin vücuttaki akışını artırmak üzere tasarlanmıştır. Geleneksel Çin tıbbı da, vücut ve sağlığı daha iyi anlamak için dövüş sanatlarından türeyen kavramları içine dahil etmiştir. Terapötik egzersizler, geleneksel Çin tıbbındaki önemli tedavi yöntemleri arasında yer aldığından, bazı dövüş sanatları ustaları aynı zamanda uzman şifacılardır. Gerçekte, Çin’de tıbbi qigong olarak bilinen, çok sayıda hastalık ve bozukluğu tedavi etmede kullanılan qigong’un bir alt türü mevcuttur. Her ne kadar tıbbi qigong üzerine yapılan araştırmaların çoğu Çin’de yürütülmüş de olsa, bunlardan bazıları İngilizceye de çevrilmiştir. Piyasada, tıbbi qigong’un temel kavramlarını açıklayan videolar da bulunmaktadır.
Dövüş sanatları, Çin’den diğer Asya ülkelerine sıçramış ve en sonunda pek çok yeni varyasyonunun oluştuğu Japonya’ya ulaşmıştır. Karate, Japon dövüş sanatları için kullanılan genel bir kavramdır. Japonya’daki dövüş sanatları, Zen Budizminden ve savaş sanatları ile birlikte pek çok silah da kullanan samuray savaşçı geleneğinden etkilenmiştir. Bazı Japon eğitim okulları, Japoncada "savaşçının yolu” anlamına gelen bushido değerlerini benimsemiştir. Aşırı fiziksel ve zihinsel disiplinde ısrar eden bu sistem, dövüş sanatlarını ruhsal aydınlanmanın bir aracı olarak kullanır. Dövüş sanatları aynı zamanda Kore, Vietnam ve Tayland’da da gelişmiştir.
Dövüş sanatları, 1945’ten sonra, II. Dünya Savaşı’nda gazi olan birkaç Amerikalı ve İngiliz askerin, Japon dövüş sanatlarını, esir alındıkları Japonya’dan getirdiği zamana dek Batı dünyası için büyük ölçüde bilinmezdi. 1970’ler boyunca, Amerika’da popüler TV şovlarına ve karizmatik aktör Bruce Lee’ye bağlı olarak dövüş sanatlarına karşı bir ilgi patlaması yaşandı. Daha iyi bir iletişim ve öğreticiler arasında daha az gizlilikle birlikte, t’ai chi ve qigong’u da içeren Çin dövüş sanatları Amerika’ya ulaşmıştır. Günümüzde, tüm Amerika’da dövüş sanatları okulları mevcuttur ve dövüş sanatları multi-milyar dolarlık bir endüstri durumundadır. Dövüş sanatları dünya çapında kişisel savunma, spor, egzersiz, maneviyat ve sağlık yönünden popüler bir faaliyettir. Dövüş sanatlarının günümüz biçimleri arasında güney Hindistan’daki kalarippayattu, Filipinler’deki escrima, Malezya’daki pentjak silat, Okinawa’daki karate, Japonya’daki aikido ve Brezilya’daki capoeira yer alır.
Dövüş sanatlarının çoğu, geleneksel Çin felsefesinin temel kavramlarını kullanır. Qi (Chi), evrenin en temel yaşam enerjisidir. Vücutta qi, hayatı devam ettiren, görünmez yaşam gücüdür. Qi, yiyeceklerde, havada, suda ve gün ışığında bulunur. İnsan vücudunda en fazla qi’ye sahip olanın nefes olduğu düşünülür çünkü vücut herhangi diğer bir varlıktan çok daha fazla hava kullanır. Tüm dövüş sanatları nefes teknikleri üzerinde durur. Pek çok hareket ve zihinsel egzersiz, genel gücü sağlayan vücuttaki qi akışını düzenlemek üzere tasarlanmıştır. Dövüş sanatları ustalarının qi’lerini, yalnızca rakiplerine bakarak onları odanın diğer ucuna fırlatacak denli kontrol edebildikleri ile ilgili pek çok efsane mevcuttur. Qi’nin gelişimi ve kullanılması üzerine odaklanan dövüş sanatlarına içsel dövüş sanatları adı verilir. Bunun aksine, dışsal dövüş sanatları ise fiziksel egzersizler, savaş yöntemleri ve silahların kullanımı üzerine yoğunlaşır. Çoğu dövüş sanatı içsel ve dışsal yöntemleri birleştirir.
Qi, meridyenler adı verilen enerji kanalları boyunca vücutta dolaşır. Meridyenler üzerinde qi’nin toplandığı belli noktalar (aku noktaları) vardır. Bazı dövüş sanatları vücuttaki, doğru biçimde basınç uygulandığında saldırganları etkisiz hale getirmek için kullanılabilen bu noktaların bilgisini uygulayan savunma teknikleri öğretir. Dövüş sanatları aynı zamanda, sağlığı iyileştirmek üzere meridyenler boyunca devam eden enerji akışını uyarmak için masaj ve egzersiz teknikleri de öğretir.
Yin ve yang kavramları da dövüş sanatlarında temel bir öneme sahiptir. Yin ve yang evrenin daima etkileşimde, zıt ve birbirlerini etkileyen iki farklı ancak tamamlayıcı ilkesidir. Yin soğuk, edilgenlik, karanlık, uysallık ve içsel hareket gibi niteliklerle bir tutulurken yang ise, sıcaklık, etkenlik, ışık, kendine güven, dışsal hareket vb. ile bir tutulur. Dövüş sanatlarında yin ve yang hareketleri birbirlerini dengelemeleri için kullanılır. Örneğin güçlü (yang) bir saldırının, bir yin ya da uysal bir tepki ile karşılanması gerektiği öğretilir. Dövüş sanatları, pek çok spor ya da savaş tekniği tarafından ihmal edilen farkındalık ve yin ya da edilgen niteliğin kullanımını işler. Dövüş sanatlarında kullanılan bir diğer önemli yin/yang kavramı ise, kişinin şiddete aşina oldukça, ondan kaçınmayı, ona direnmeyi daha fazla öğreniyor olmasıdır. Aikido gibi bazı dövüş sanatları, en temel dersleri olarak barışı öğretir.