Endokrin sistem; bağırsaklar, böbrekler, akciğerler, kalp ve kan damarlarında yer alan pineal bez, hipofiz bezi, hipotalamuz, tiroid, paratiroid, adrenal bezler, pankreas, gonad ya da eşey bezleri ve diğer glandüler dokulardan oluşmaktadır. Beyin ve sinir sisteminin daha gelişmiş merkezleri tarafından kontrol edilen bu bezler vücuttaki dengeyi ve uyumu korumak için kan dolaşımına doğrudan hormonlar salgılarlar.
Hormonlar az miktarda salınmış olsalar bile çok güçlü elektrokimyasal haberciler olarak görev yapmaktadırlar. Diğer fonksiyonları arasında, vücudun usta biyokimyasının büyük bir bölümünün yönetilmesi ve düzenlenmesi, homeostazisi koruyacak maddelerin normalize edilmesi, bedensel işlevlerin bütünleştirilmesi ve bedeninizin, boyunuzun, yağ ve kıllanma dağılımının, ses tınınızın, duygularınızın ve başağrısı oluşumunun belirlenmesi sayılabilir. Bilim adamları yüzlerce hormon tanımlamışlardır ve yenileri de keşfedilmeye devam etmektedir.
Endokrin bezleri; hormonlarını beyindeki daha gelişmiş bezler (hipotalamus ve hipofiz bezi) ile diğer hedef organların (timus, tiroid, paratiroid, adrenal bezler, pankreas ve gonadlar) bezleri arasındaki karşılıklı karmaşık etkileşim sayesinde salgılar. Bu süreç, her bir hormonun yalnızca spesifik bir hormon reseptörü ile iletişim kurması üzerine özel olarak programlanmış hassas bir haberci servisi olarak çalışmaktadır.
Endokrin Bezlerine Genel Bakış
Hipotalamus ve Hipofiz bezi
Hipotalamus ve hipofiz bezi vücudun hormon salgılamasını ve bütün biyokimyasal olaylar zincirinin harekete geçirilmesini kontrol etmektedir. Gerçek bir bezden ziyade beynin bir parçası olan hipotalamus, hipofiz bezini aktive edecek hormonları salgılayarak onun üzerinde doğrudan kontrol sağlamaktadır. Sonrasında bu hipofiz bezi diğer tüm endokrin bezlerine, gonadotropinler adı verilen hormonlar tarafından aktarılan, hangi hormonun üretileceği, ne zaman üretileceği ya da üretimine ne zaman son verileceğini söyleyen özel haberciler gönderir.
Hipofiz bezi, beynin altında ve doğrudan gözlerin arkasında asılı olan, üç parça ya da loba ayrılmış olan bezelye büyüklüğünde bir bezdir. Anterior lob ya da ön kısım aşağıda belirtilmiş olan altı adet hormon üretir ve salgılar: anne sütü üretimini başlatan prolaktin; adrenal korteks hormonlarını stimüle eden adrenokortikotrofin (ACTH); tiroid hormonlarının üretimini uyaran ve yağların parçalanması düzenleyen tirotrofin; tüm vücut dokularının ve yağ hücrelerini stimüle eden, uzun kemiklerin büyümesini ve yaşlanmanın engellenmesini kontrol eden bir büyüme hormonu olan somatotrofin; over foliküllerinin olgunluğunu stimüle eden folikül uyarıcı hormon (FSH); ve kadınlarda östrojen ve progesteron erkeklerde ise testosteron üretimini stimüle eden luteinizan hormon (LH).
Hipofiz bezinin ara lobu melatonin üreten ve melanositler olarak adlandırılan hücreleri içermektedir. Posterior lob ya da arka kısım ise beynin bir uzantısıdır. Özelleşmiş sinir hücreleri açısından zengindir ve aşağıda belirtilmiş olan iki hormonu üretmektedir: anne sütü ejeksiyonunu ve rahimdeki düz kas kasılmalarını belirleyen oksitoksin; ve böbrek ve arterlerin su geri emilimine yardımcı olan, arterlerdeki düz kas kasılmalarını kontrol eden ve dolaşıma destek olan vasopressin.
Pineal Bez
İsminden de anlaşılacağı gib) çam kozalağı şeklindeki pineal bez beynin arkasındaki korpus kallosum splenium’u olarak da bilinen bir cepte yer almaktadır. Pineal bezlerin birincil fonksiyonu cilt pigmentasyonu ve günlük ritmi (uyuma/uyanma döngüsü) kontrol eden melatonin hormonunun biyosentezidir. Melatonin ayrıca kandaki toksinlere karşı verilen savunma cevabını da başlatmaktadır.
Timus Bezi
Göğüs kemiğinin tam arkasında, göğüsün merkezinde yer alan bu minik bez bağışıklık hücreleri için kilit üreticidir.
Tiroid Bezi
Tiroid bezi vücudun termostatı gibi görev yapar, metabolizmanın baş şefidir. Ayrıca vücut tarafından kullanılacak olan enerji oranını da belirler ve adrenal bezler gibi vücuttaki neredeyse her organ ve sistemin çalışması ve düzenlenmesine yardımcı olur -- hücre üretimi ve büyüme, doku tamiri, dolaşım, kalp atım hızı, sinir dokusu hassasiyeti, saç, deri ve tırnak gelişimi, cinsiyet hormonlarının regülasyonu ve karaciğerdeki kolesterol ve şeker metabolizması.
Paratiroid Bezleri
Paratiroid bezleri her bir tiroid lobunun yan ve arka kısmında bulunan küçük, çay tabağı şeklinde düğmelerdir. Bu minik bezler parahormon olarak adlandırılan ve kan dolaşımına daha fazla kalsiyum girişini mümkün kılan bir hormon salgılar. Paratiroid işlev bozukluğu söz konusu olduğunda, kalsiyum seviyesi çok fazla düşebilir ve bu durum da kaslar ve sinirlerde problemlere yol açabilir.
Pankreas
Pankreas karnın üst kısmında bulunmaktadır ve sindirim fonksiyonlarının yanı sıra hormonal fonksiyonlar da gerçekleştirmektedir. Bir insulin üreticisi olarak vücuttaki kan şekeri (glukoz) seviyesinin dengelenmesinden sorumlu olan hayati önem taşıyan bir bezdir. Vücuttaki hücrelere yeterli miktarda glukoz tedarik edilmesinde esastır - bu olmaksızın hücreler açlıktan ölürler.
Adrenal Bezler
Adrenal bezler vücudun enerji rezerv tankı olarak görev yapmaktadır. Böbreklerin üzerinde asılı olan üçgen şeklindeki bu iki bez, tüm hormon fonksiyonlarını denetlediğinden solayı genel sağlık ve zindelikten sorumludur. Bu bezlerin her biri medulla olarak adlandırılan iç kısım ve korteks olarak adlandırılan dış tabaka olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.
Adrenal medulla kateşolaminler olarak adlandırılan bir dizi hormon - stres hormonu adrenalin (epinefrin olarak da bilinmektedir), noradrenalin (ya da norepinefrin) ve dopamin - üretmektedir. Bunların tamamı bir tehlikeye, yoğun duygulara, düşük kan şekerine, aşırı derece sıcak, oksijen yetersizliği, düşük kan basıncı ve stres durumlarına karşı cevap verirken önemli rol oynamaktadır.
Adrenal korteks üç kategori steroid hormon üretmektedir: böbreklerin sodyum ve potasyum geri emilimini düzenleyerek vücudun sıvı dengesinin kontrolüne yardımcı olan mineralokortikoidler; karbonhidrat, protein, şeker ve yağ metabolizmasını etkileyen, kan basıncını koruyan ve vücudun fiziksel strese cevap vermesini sağlayan glukokortikoidler; erkek ve kadın özelliklerinden sorumnlu olan cinsiyet hormonları, androjenler ve östrojenler.
Yaşamın kimyası, adrenal bezlerin vücudun iç sıcaklığını kontrol etme yeteneğine bağlıdır: Eğer çok az oksidasyon varsa iç sıcaklık ateşlenmeyecektir ama çok fazla tükenmişliğe neden olacaktır. Bu nedenle, adrenal bezler tüm vücutta glandüler aktivite, sinir enerjisi, fiziksel enerji ve oksidasyonu sürekli olarak izlemek zorundadır. Buna ek olarak, adrenal bezler bağışıklığı destekler, kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin sayısını belirler, kan pıhtılaşmasını destekler ve istemli kas, bedensel dayanıklılık, kalp kasları, kan basıncı, rahim sesi ve istemsiz kas kasılmalarını (peristalsis) kontrol eder.
Cinsiyet Bezleri
Cinsiyet bezleri (gonadlar), overler ve testisler, regülasyonu en zor olan bezlerdir. Östrojen, progesteron, DHEA ve testosteron gibi cinsiyet hormonlarının hassas bir işlevi vardır ve uyum halinde kalmaları için glandüler dengede sabit dalgalanmalar gerektirir. Cinsiyet bezleri ile cinsiyet hormonları arasında düzgün bir koordinasyon sağlamak için hipofiz bezinin işini tam da olması gereken şekilde yapması gerekmektedir. Eğer aksama meydana gelirse, overler ya da testislerin kendi kendini denetlediği biyofeedback mekanizmasının dengesi bozulur ve bu haliyle hipotalamus ve hipofiz bezi tüm endokrin sistemin dengesinin bozulmasına neden olur.
Hormonal Dengesizliğin Sağlık Etkileri
İnsanlar yaşlandığında endokrin bezlerin boyutları küçülebilir ve bunun sonucu olarak da hormon üretimi azalabilir (sorunlu bezleri stimüle etmek amacıyla bazı hormonların üretimi arttırılabilir). Bu, vücudun tamamında çok sayıda sürecin aktivitesini etkiler. Örneğin pineal bez uyku, vücut ritmi ve duygusal iyiliği etkileyen bir antioksidan olan melatonini üretir. Adrenal bezler tarafından DHEA üretiminde olduğu gibi melatonin seviyesi de yaşla birlikte azalır. 70 yaşındaki bir kişi 25 yaşında üretilen DHEA’nın yalnızca %10’unu üretir. Azalmış DHEA seviyesi; kalp hastalıkları, lupus, cilt kanseri ve diyabetle ilişkilidir. Kadınlar yaşla birlikte değişen hormon düzeylerinin, özellikle menopoz semptomlarının farkındadırlar. Ancak hormon dengesizliği kilo alma, levür enfeksiyonları, fibroid ve meme kanseri de dahil olmak üzere diğer bazı sağlık sorunlarına da katkıda bulunmaktadır. Erkeklerde ise, düşük düzeydeki testosteron cinsel istekte azalma, iktidarsızlık ve kemik dokusu ve kas kütlesinde azalmaya neden olmaktadır.