İnsülin potansiyelizasyon terapisinde (IPT) kanser hastasında düşük kan şekeri durumu yaratmak için küçük miktarda insülin verilir. Hastada kan şekeri düştüğünde modern tıp tedavileri küçük dozda uygulanır. İnsülin hücrelerde belli maddelerin geçirgenliğini artırdığı için birçok ilacın etkinliğini artırmaktadır. Kanser hücrelerinde normal hücrelerden çok daha fazla insülin reseptörü olduğundan insülin anti kanser maddelerini hücre içine sokarak onların yok edilmesini sağlayabilir.
İnsülin ayrıca bazı kanser hücrelerinin çoğaldığı ve büyüdüğü bir evreye girmesini sağlayarak kemoterapinin daha etkili olmasını sağlayabilir. Bu önemlidir çünkü tümör teşhis edildiğinde, oluşturan hücrelerin sadece %10’u çoğalmaya devam etmektedir, %90’ı ise kemoterapi maddeleri tarafından fark edilemez. Birçok kişi tümörün teşhis edilebileceği aşamaya geldiğinde boyutunun 30 kere ikiye katlanmış olduğunu bilmez. Sadece 10 kere daha boyutunun ikiye katlanması, 1 kilogramlık tümör yüküne ulaşmasını sağlayabilir ve bu da genellikle ölümcüldür.
IPT Meksika’da 1930 yılında Dr. Donato Perez Garcia tarafından geliştirilmiştir. Bugün çalışmaları sadece torunu Dr. Donato Perez Garcia Jr. tarafından devam ettirilmektedir. 2001’de terapiden dolayı ölen kimse olmadığını açıklamıştır. "IPT’de kullanılan kemoterapi dozu normalde kullanılanın %10 ila 25’ine denk geldiğinden yan etkileri önemli derecede azalmaktadır. IPT yüksek dozları ile bağışıklık sistemini baskılayabilecek, saç kaybına sebep olabilecek, sinirlere, kalbe, böbreklere, karaciğere zarar verebilecek kemoterapiye çok iyi bir alternatiftir. IPT de bu yan etkilere yol açabilir ancak düşük dozdan dolayı neredeyse fark edilmezler” demektedir. En sık görülen yan etkisi uygulandığı gün yorgunluk ve nadiren mide bulantısıdır.
IPT için ideal hasta yeni kanser teşhisi konulmuş, tümör yükü küçük olan, metastaz yapmamış, başka tıbbi sorunları olmayan ve daha önceden kanser tedavisi almamış hastalardır. Bunların olması terapinin uygulanamayacağı anlamına gelmez ancak dozun yükseltilmesi gerekebilir.
Genellikle IPT kanser duraklayana veya gerileyene, ya da işe yaramadığından emin olana kadar kullanılır. Eğer 6-10 tedaviden sonra tümörde gerileme yoksa tedavi durdurulmakta veya değiştirilmektedir. IPT esnek bir tedavi olsa da belirli kanserlerin kullanılan kemoterapiye cevap vermesi önemlidir. IPT adenokarsinom, lenfoma, skuamöz hücre, çoklu miyelom ve diğer kanser türlerinde başarılı sonuçlar vermiştir.
Bu insülin terapisinin bir varyasyonu olan İnsülinle Başlatılan Hipoglisemi Terapisi (IHT) Meksika’da BioPulse Rejuvenation Center’da uygulanmaktadır. Burada da hastaya insülin verilerek kan şekeri bir saat boyunca düşürülür ve hasta yoğun klinik gözetim altında tutulur. İnsülin glikoz seviyelerini düşürdüğünde metabolizma yavaşlar, hücrelerde oksijen birikirken karbondioksit azalır. Kanser hücreleri bu alkali, bol oksijenli ortamda yaşayamazlar. Bu koşullara hastanın tekrar tekrar sokulması sağlıklı hücrelere zarar vermezken kanser hücrelerini öldürür.