Kanser Nedeni Olarak Gıda Katkıları, Işınlanmış Gıdalar ve İlaçlar

Her yıl Amerika’daki gıda kaynaklarına katılan 3,000 yeni kimyasal katkı maddesi vardır ve bunların çok az bir kısmının insanlar üzerindeki etkileri test edilmiştir (çoğu hayvanlar üzerinde denenmiştir). En çok kullanılanları aspartam, sakarin ve siklamat gibi kanser riskini artırabilen yapay tatlandırıcılar, karaciğer kanserine katkıda bulunabilen bir gıda koruyucu olan bütilatlanmış hidroksi toluen ve karaciğer kanseriyle ilişkilendirilmiş, şaraplarda ve meyvelerde bulunan tanik asittir. Kanser riskini artırabilen diğer gıda katkı maddeleri arasında mavi boya no.2, propil galat ve kırmızı boya no.3 yer alır.

Gıdaların ışına maruz bırakılmasının sebebi böcekleri, bakterileri, küfleri, mantarları öldürmek ve raf ömrünü uzatmaktır. Ancak sonuçları tüketiciler için zararlı olabilir. Işın süreci benzen ve formaldehit gibi toksik ve kansere yol açabilecek maddelerin oluşmasına sebep olur. Örneğin gıda ışınlanması ölümcül bir kanserojen olan aflatoksin seviyelerini artırabilir. Botulizm gıda zehirlenmesine sebep olan botulinum toksininin ışınlanmış gıdalarda tespit edilememesine sebep olabilir. Zaman içinde bazı mikroorganizmaların mutasyona uğramasına sebep olarak yeni tehlikeli türler doğurabilir. Gıda katkıları ve gıda kirleticiler ışınlandığında eşsiz radyolitik ürünlere dönüşürler ve toksisiteleri bilinmez duruma gelir. A.B.D.’nin Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ışınlanmış gıdalarda bulunan kimyasalların %10’unun ışınlanmamış normal gıdalarda bulunmadığını ve bunların bilimin tanımadığı kimyasallar olduğunu belirtir.

İlaçların, antibiyotiklerin ve hatta aşıların çok fazla, kronikleşmiş ve alışkanlık haline gelmiş kullanımı bağışıklık sistemi üzerinde baskılayıcı önemli bir etki yapabilir. Diğer faktörlerin de etkisiyle vücut kanserin gelişimine hazır hale gelir. Ağrı ve üşütme durumlarında alınan aspirin, asetaminofen ve ibuprofen gibi ilaçlar ve kortizon gibi glukokortikosteroidler antikor üretimini ve bağışıklık sisteminin canlılığını azaltırlar. Antibiyotikler doğrudan bağışıklık aktivitesini sınırlarlar ve bağırsakta Candida albicans mayasının üretimini artırırlar. Bu maya da bağışıklık sisteminin etkisini azaltabilir. Araştırmalara göre aşılar da bağışıklık sistemini baskılayabilir. Kanserli kitlelerin büyümesini durduran kemoterapi ilaçları bağışıklık sistemini bastıran güçlü etkiler yaparlar ve kişiyi ikincil kanserlere daha bile meyilli hale getirirler.