Kirlenmiş Balıklara Dikkat Edin
Endüstriyel ve tarımsal kirlilik cıva, nikel, yağ, hidrosiyanik asit ve laktronitril gibi kimyasalların okyanuslarda bulunan planktonlar tarafından emilmesine yol açmaktadır. Bu planktonlar ve içinde bulunan toksik maddeler, balıklar tarafından, onlar da daha büyük balıklar tarafından tüketildikçe besin zincirinde yükselirler ve tonbalığı ve kılıç balığı gibi büyük avcı balıkların dokularında çok miktarda birikirler. PCB’ler (poliklorlu bifenil) gibi endüstriyel kimyasallar ve metil cıva bazı balıklarda ve özellikle kabuklu deniz hayvanlarında çok miktarda birikir. Toksikolojistlere göre PCB’lerin bir çay kaşının onda biri kadar miktarı bir kişiyi çok hasta yapmaya veya kansere sebep olmaya yetebilir.
Aşırı Yağ Tüketimi
Yağ tüketimi, özellikle de hayvansal yağlar gitgide artan kanser oranlarında anahtar bir faktördür. Yüksek yağ alımıyla en yakından alakalı kanser türleri arasında meme, kolorektal, rahim, prostat ve böbrek kanserleri bulunur. Margarinde ve işlenmiş gıdalarda sıkça bulunan hidrojenize sebze yağları, yağların kanserojen etkisine büyük katkı yapar. Bazı kanıtlara göre doyurulmuş yağ tüketimi de bir faktör olabilir. Kritik unsur diyetteki yağ oranı değil yağın kalitesi olabilir. Çoğu işlenmiş yağ böcek öldürücülerin, yabani ot öldürücülerin ve diğer toksinlerin kalıntılarını taşır. Laboratuar fareleri üzerinde yapılan meme kanseri araştırmalarında sadece kimyasal bir kanserojen verildikten sonra yüksek yağ oranlı diyet, tümör büyümesine katkıda bulunmuştur. Bu da demektir ki yağ büyük ihtimalle kanserin ortaya çıkmasına değil yayılmasına sebep olabilir. Yağın bağışıklık sistemini baskılaması ve serbest radikal yaratma yeteneği de bu savı desteklemektedir.
Eikosanoidler
Eikosanoidler, araşidonik asit ve diğer yağ asitlerinin metabolize edilmesinden oluşan hormon benzeri maddelerdir. Neredeyse vücuttaki tüm hücreler tarafından oluşturulan eikosanoidler çok güçlü maddelerdir. Bir gramın milyarda biri ölçülebilen biyolojik etkiler yaratır. Vücudun ürettiği eikosanoidler bağışıklık hücrelerinin etkinliğini, platelet hücumunu, enflamasyonu, steroid hormon üretimini, mide bağırsak salgılarını, tansiyonu ve ağrı hissini etkiler. Araştırmalara göre bir eikosanoid olan PGE2 bağışıklık sisteminin anahtar kısımlarını felç ederek, enflamasyon sürecini canlandırarak ve tümör hücrelerinin çoğalmasını artırarak bazı kanserlerin gelişimini destekler. Omega-3 yağ asitleri PGE2’nin artırdığı enflamasyonu azaltıyor, tümör hücrelerinin çoğalmasını sınırlıyor ve bağışıklık sisteminin işlevini geliştiriyor gibi görünmektedir. Yapılan araştırmada omega-3 yağ asitlerinin meme kanseri hastalarında metastazı yavaşlattığı veya ertelediği görülmüştür. Bu şekilde metastaz riski beş kat azalabilmektedir.