Kanser Tedavisinde Mikoplazma Karşıtı Özaşı

Kanser tedavisinde bir diğer yöntem hastanın kanını mikoplazma adındaki bir bakteri için kültürlemektir.

Kanser tedavisinde bir diğer yöntem hastanın kanını mikoplazma adındaki bir bakteri için kültürlemektir. Bu bakteri tüm kanser hastalarının kanında bulunur. Bu süreçle bir aşı elde edilir ve adı da mikoplazma karşıtı özaşıdır. Bu aşı hastaya tekrar verilir. İlk olarak Almanya’da üretilen yöntem, Kuzey Amerika’da Dr. Filibert Munoz tarafından uygulanmaktadır. Aşı kanından yapıldığı hastaya geri verildiğinde kanser genellikle durur veya geriler. Dr. Munoz anti mikoplazma aşısını çok yönlü bir kanser tedavi programının parçası olarak uygulamaktadır. Diğer yöntemler arasında hastanının kanının mor ötesi fotoforezi, detoks, beslenme değişiklikleri, beslenme takviyeleri yer alır. 

73 yaşındaki Manuel’e, dördüncü evrede ve omurgaya yayılmış prostat kanseri teşhisi konulmuştu. Manuel kemoterapi, ışın terapisi ve ameliyatı reddetmişti ve Dr. Munoz’un aşı yöntemini denemeyi tercih etti. Dr. Munoz öncelikle Manuel’in kanını karanlık alan mikroskopunda inceleyerek platelet şekline baktı. Kültür, hastalıkların, özellikle de kötü huylu kanserlerin plateletlere verdiği şekilden teşhis yapmayı sağlayabilir. Bu testle anlaşıldı ki metastaz yapmış prostat kanseri teşhisi doğruydu ve Manuel’in kanında yüksek miktarda toksin bulunmaktaydı. Toksinlerin kaynağı dişindeki kanal tedavisi ve dolgulardı.

Dr. Munoz, Manuel’in kanından 20 cc alarak aşıyı hazırlamaya başladı. Hastadan alınan tek bir kan kültüründen haftada 2-3 kez enjeksiyon yapılırken 4-5 ay boyunca yetecek aşı elde edilebilir. Manuel birkaç ay boyunca aşıyı haftada üç kez aldı ve kanser gerileyip sağlığına kavuştukça aşıyı kademeli olarak ayda bire düşürdü. Manuel kansere karşı koruma amacıyla hayatının sonuna kadar ayda bir kez bu aşıdan olacak.

Anti mikoplazma aşısının 2 aylık kültürlenme sürecinde Dr. Munoz diğer tedavilere başladı. İlk iki hafta boyunca her gün Manuel’in yarım litre kanını alarak mor ötesi fotoforeze soktu ve bu sayede virüsler, bakteriler ve toksinler öldürüldü. Ayrıca kana ozon verilerek saflaştırıldı ve daha sonra kan Manuel’e geri verildi. İlerlemiş kanserlere sahip hastalarda Dr. Munoz bu uygulamayı ilk 1-2 hafta boyunca her gün yapmaktadır. 

Terapiler arasında ayrıca şelasyon, sauna, masaj, takviyeler (acidophilus, enzimler, glutatyon, N-asetil-sistein) ve antiviraller (ekinezya, altınmühür, interferon, Pranosine, Zovirax) bulunmaktaydı. Diyetinde de makrobiyotik bir yaklaşım belirlendi. Sadece taze meyve sebze ve balık tüketirken, kırmızı et tüketmedi ve tavuk etini çok azalttı. Terlemeyle toksinlerin atılması için egzersize başladı ve düzenli olarak bağırsak kolonikleri uygulandı.

Manuel’in önemli toksin kaynaklarından biri di-metilsülfit maddesi içeren kanal tedavisiydi. Bu madde dişe yerleştirilen ağrı metaller ile bakterilerin etkileşiminden doğar. Bağışıklık sistemini baskılar ve kalbi zayıflatabilir. Manuel kanal tedavisini çıkarttırdı. 

Kanseri tamamen kontrol altına alındıktan ve vücudunda kanser etkinliği kalmadıktan sonra Manuel omurgasına baskı yapan kemiksi metastazlar sebebiyle ameliyat oldu. Bu operasyon tekrar ağrısız bir şekilde yürümesi için gerekliydi. İki sene sonra Manuel sağlıklı ve aktif olmaya devam ediyordu. 

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye