Çoğu sağlık sorununun aksine, infertilite iki farklı bireyin ayrı ve dikkatli değerlendirilmesinin yanı sıra birbirleriyle etkileşimlerinin de değerlendirmesini gerektiren bir konudur. Çiftlerin yaklaşık % 3-4’ünde, infertilite için hiçbir neden bulunamaz. İnfertilite, yaklaşık %40 oranında kadınla ilgili bir sorundan; yaklaşık %40 oranında erkekle ilgili bir sorundan ve yaklaşık %20 oranında hem erkek hem de kadın üreme sorunlarından kaynaklanır. Kısırlığa yol açan başlıca faktörler şunlardır:
- Erkek sorunları:% 35
- Yumurtlama sorunları:% 20
- Tübal sorunlar:% 20
- Endometriozis:% 10
- Servikal (rahim ağzıyla ilgili) faktörler:% 5
Erkek Faktörleri
Erkek infertilitesi spermin birkaç farklı özelliğinden kaynaklanabilir. Bu özellikleri kontrol etmek için bir semen örneği alınır ve mikroskop altında incelenir (semen analizi). Genellikle semenin dört temel özelliği değerlendirilir:
- Sperm sayımı, semen örneğinde mevcut olan sperm sayısını ifade eder. Sadece 1 ml semende, normal sperm sayısı 20 milyonun üzerindedir. 5-20 milyon spermli bir erkek subfertil ve 5 milyondan az spermli bir erkek kısır olarak kabul edilir.
- Sperm aynı zamanda ne kadar iyi yüzdüklerinin (sperm motilite) değerlendirilmesi ve çoğunluğunun normal bir yapıya sahip olduğundan emin olunması için incelenir.
- Semen örneğindeki bütün spermin normal olmaması kısırlığa sebep olabilir. Bazıları olgunlaşmamış ve bazılarında baş veya kuyruk anomalileri olabilir. Normal bir semen örneğinde sperm en fazla % 25 oranında anormal sperm türü içerir.
- Semen örneği hacmi önemlidir. Anormal semen miktarı, spermin yumurtayı başarıyla dölleme yeteneğini etkileyebilir.
Semen analizinde anormal bulgularla sonuçlanabilecek birkaç durum vardır. Erkekler karın boşluğundan (testislerin asıl geliştiği yer) skrotal kese içine düzgün şekilde inmemiş testislerle, ya da normal iki testis yerine sadece bir testisle doğmuş olabilirler. Testis boyutu normalden daha küçük olabilir. Enfeksiyon geçmişi (kabakulak dahil) ya da geçmişte yaralanma da testis fonksiyonunu etkileyebilir. Testislerde anormal derecede büyük damarlar (varikosel) olması, testisin sıcaklığını artırarak sperm sayısını azaltabilir. Geçmişte çeşitli toksinlere maruz kalınması, uyuşturucu kullanımı, aşırı alkol kullanımı, anabolik steroid kullanımı, bazı ilaçlar, diyabet, tiroit problemler ya da diğer endokrin bozuklukların sperm oluşumu (spermatogenez) üzerinde doğrudan etkisi olabilir. 2001 yılının sonlarında yayınlanan bir araştırmada, düşük sperm sayısının olası nedenleri ile erkeklerin iş yerlerinde karşılaştıkları bazı organik solventler (çözücüler) ilişkilendirilmiştir. Solvent türleriyle en çok matbaacılar, ressamlar, dekoratörler ve benzer mesleklerdeki kimseler karşılaşmaktadır. Teoriler en zararlılarının, hayvanların üreme sistemini etkileyebildiği bilinen glikol eterler gibi solventler olduğunu ileri sürer.
Erkek anatomisi ile ilgili sorunlar, spermin penisten dışarı değil de, mesanenin içine boşalmasına neden olur. Ayrıca geçmiş enfeksiyonlardan kaynaklanan skarlaşma boşalmayı engelleyebilir. Erkek infertilitesinin nedenlerini ortaya çıkarmak için çalışmalar devam etmektedir. 2001 yılında araştırmacılar, spermde belirli bir protein eksikliği olmasının, yumurtanın içine girmeye yardımcı enzimler içeren sperm kafa yapısının oluşumunu önleyebildiğini bildirmiştir. Bu bulgu, erkek infertilitesinin moleküler temeli üzerine daha fazla çalışmaya öncülük etmelidir.
Ovülasyon (Yumurtlama) Sorunları
Ovülasyon sorunlarının tanısında ilk adım, her ay bir yumurta üretildiğinden emin olmaktır. Bir kadının sabah vücut ısısı yumurtlama zamanı civarında biraz daha yüksektir. Bir kadın vücut ısısını her gün ölçerek kaydedebilir ve böylece yumurtlamanın meydana gelip gelmediğini gösteren bir çizelge çizilebilir. Lutinize edici hormon (LH) yumurtlamadan hemen önce salgılanır. Yumurtlamanın beklendiği zamanlarda LH’ın salgılanıp salgılanmadığını kontrol etmek için basit bir idrar testi yapılabilir.
Pelvik Yapışıklıklar ve Endometriozis
Pelvik yapışıklıklar, fallop tüplerini tıkayıp spermin yumurtaya ulaşmasını engelleyerek kısırlığa neden olur. Pelvik yapışıklıklar fibröz skarlardır. Bu skarlar geçmiş enfeksiyonlar, pelvik iltihabi hastalık veya kürtaj sonrası ya da doğum öncesi enfeksiyonların sonucu olabilir. Önceki karın ameliyatları da geride skarlaşma bırakabilir.
Endometriozis, rahim dokusunun rahim dışına anormal yerleşimidir. Rahim dokusu pelvis içinde başka bir yerde ekili olduğu zaman, yine de normal adet döneminin başlaması ile birlikte aylık kanamalar gerçekleşir. Bu ise pelvis içinde bu anormal doku ve kanama bölgesinin çevresinde tahrişe yol açarak skarlaşmaya neden olabilir. Endometriozis, pelvik yapışıklıklara yol açabilir.
Histerosalpingogram (HSG), fallop tüplerinin tıkalı olup olmadığını gösterebilir. Bu, boya maddesinin hastanın fallop tüpleri içinde dolaşıp dolaşamadığını test eden bir röntgen muayenesidir. Skarlaşma ayrıca göbekte yapılan küçük bir kesiden karın içine sokulan laparoskop kullanımı yoluyla pelvik bölgeyi inceleyerek de teşhis edilebilir.
Servikal Faktörler
Serviks yani rahim ağzı, vajinadan rahim içine açılan ve spermin, içinden geçmesi gereken bir deliktir. Serviks tarafından üretilen mukus, spermlerin rahim içine taşınmasına yardımcı olur. Ameliyat veya enfeksiyon sonrası skarlaşma ya da rahim ağzı yaralanması rahim ağzının normal açıklığının spermin geçmesini zorlaştıracak kadar küçülmesine neden olabilir. Yaralanma ya da enfeksiyon da serviks bezlerinin sayısını azaltarak servikal mukus miktarını düşürebilir. Diğer durumlarda ise mukus, spermin ilerlemesine izin vermeyecek şekilde yanlış bir yoğunlukta (belki de çok kalın) üretilir. Bunun yanı sıra bazı kadınlar, yabancı işgalciler olarak algıladıkları spermleri tespit etmek ve onları öldürmek için yönlendirilen antikorlar (bağışıklık hücreleri) üretir.
Servikal faktörlerin kısırlığa katkısı olup olmadığını teşhis etmek için servikal mukus bir mikroskop altında incelenir. Erkekten alınan canlı sperm örneği ile kadından alınan servikal mukus örneğinin etkileşimi de incelenecektir. Bu işleme post-koital testi denir.