1925’te, iki Alman doktorun migren baş ağrılarını toplardamarlara lokal anestetik (Novocain) enjekte ederek tedavi etmesi, nöralterapinin bilinen en erken kullanımıdır. Enjeksiyonlar sadece baş ağrısını değil, aynı zamanda migren ile ilişkili birkaç belirtiyi de (baş dönmesi, bulantı, görsel "parlama”) hemen kesmiştir.
1940’da Alman bir hekim olan Dr. Ferdinand Huneke, Novocain hastanın bacağındaki osteomiyelit skar dokuya enjekte edildiğinde, hastanın omzundaki kronik ağrının hemen kesildiğini keşfetmiştir. Şimdilerde, yıldırım reaksiyonu ya da Huneke fenomeni olarak adlandırılan bu durum, vücudun bir bölümünde gerçekleşen yaralanmaların, vücudun herhangi bir yerinde belirtilere yol açabileceğini göstermiştir. Henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da nöralterapi 1940’lardan bu yana hem Avrupa’da hem de Güney Amerika’da yaygın biçimde kullanılmaktadır. Yakın geçmişte bazı nöralterapistler, elektrik, lazerler ve diğer ışık kaynakları gibi daha az invazif yöntemler de kullanmıştır.