Osteopatik tıp insan vücudunu birbirleri ile ilişkili bölümlerden oluşan kompleks bir birim, birleşik bir organizma olarak kabul eder. Organlar ve sistemler birbirinden bağımsız olarak çalışmaz ve bağımsız biçimde tedavi edilmemelidir. Vücudun bir bölümündeki rahatsızlık bütün vücudu etkiler. Hastalık aynı zamanda duygular, stres, hayat tarzı ve çevre gibi değişkenlerden önemli oranda etkilenir. Bu nedenle hastalığı tedavi yaklaşımında insan bütün olarak ele alınmalıdır. Vücut kendi kendini düzenleyici ve iyileştirici olarak görüldüğünden, osteopatlar hastalıktan korunmaya, vücudun kendi sıhhatini sürdürmesine ya da yeniden kurmasına yardım etmeye özel dikkat gösterirler.
Sinir ve dolaşım sistemi vücut organlarının ve sistemlerinin fonksiyonlarını sürdürmesinde çok önemli rol oynar; bu iki önemli sistem uygun biçimde çalışmadığında vücutta geniş bir alanı etkileyen olumsuz etkiler gerçekleşebilir. Kan akışındaki ya da sinir impulslarındaki tıkanmayı rahatlatmak, vücudun etkilenen dokulara kan akışı sağlayarak kendi kendisini iyileştirmesine yardımcı olur. Kan desteği hayati besinleri daha iyi ulaştırabilir ve bağışıklık sistemini iyileştirir, bölgeye sinir desteği iyileşir ve sistemik denge yeniden sağlanabilir. Kas iskelet sistemi sistemik dengenin ve sağlığın sağlanması ve sürdürülmesi çabasında kilit noktadır. Kas iskelet sistemi kemiklerden, tendonlardan, kaslardan, dokulardan, sinirlerden ve omurgadan oluşur. Vücudun en büyük sistemi olarak, vücut kütlesinin %60'ını kaplar ve mekanik bozukluklara uğrayabilir ya da vücudun herhangi bir yerindeki hastalığın seyrinin şiddetlenmesine neden olabilir. Bu nedenle kas-iskelet sisteminin yapısal olarak değerlendirilmesi ve bakımı osteopatinin temelidir.
İlaç terapileri ve cerrahi gibi geleneksel tedavilerin yanı sıra, osteopatlar vücut sistemlerinin en üst düzeyde çalışmasına yardımcı olmak için çeşitli manipülatif işlemler kullanabilir. Bu teknikler genellikle Osteopatik Manipülatif Tedavi (OMT) olarak adlandırılır. OMT, ağrıyı azaltmak, yeniden hareket sağlamak ve vücudun kendisini iyileştirmesine yardımcı olmak için korunma, teşhis ve tedavi için invazif olmayan, bir "elle” tedavi türüdür. OMT vücut sıvılarının hareketini, normal doku fonksiyonlarını kolaylaştırmak ve ağrılı eklemleri ya da çalışma bozukluğu olan alanların rahatlatılması için kullanılabilir. Bu terapiler hastanın ihtiyacına göre farklı biçimler alır.
Ağrının ya da fiziksel bozuklukların hafifletilmesinin yanı sıra OMT bazı psikiyatrik durumlarda da yardımcı olabilir. Yakın bir zamanda Downers Grove, Illinois’teki Osteopatik Tıp Fakültesi’nde standart bir tanı aracı olan Zung depresyon ölçeği kullanılarak gerçekleştirilen bir araştırmada, psikoterapi ile birlikte uygulandığında OMT'nin, kadınlarda depresyon belirtilerini hafiflettiği bulunmuştur. Manipülatif işlemler çeşitli biçimlerde sınıflandırılarak değerlendirilebilir. Amerikan Osteopatik Tıp Fakülteleri Birliği’ne göre, aşağıdaki sınıflandırmalar en yaygın kullanılan işlemlerin bazılarını kapsamaktadır. Açıklamalar, Amerikan Osteopati Akademisi’nden Natüropati (N.D) ve Osteopati doktoru (DO) Leon Chaitow ve diğer hekimlerden derlenmiştir.
Artiküler (Eklemleme) Teknikler: Normal fonksiyonun yeniden sağlanması için eklemleri kendi hareket aralıkları boyunca hareket ettiren işlemler.
Counterstrain (Germe) Yöntemi: Bu işlem öncelikle hastanın ağrısının hafiflediği bir vücut duruşu bulunmasını gerektirir. Hastanın ve pratisyenin tekrar tekrar ve eşgüdümlü olarak itme (ya da sıkıştırma), gevşeme ve pozisyon değiştirme tekniklerini kullanması ile tetik noktalar rahatlar.
Kraniyal Tedavi: Kraniyal tedaviler, beyin, omurilik, serebrospinal sıvı, dura (beyni ve omuriliği saran zar), kafatası kemikleri ve sakrumdan (beş kaynamış omurdan oluşan ve pelvisin arkasındaki bölümü oluşturan üçgen biçimindeki kemik) oluşan kraniosakral sisteme odaklanır. Kraniosakral gevşetme yöntemi, bu sistemin doğal ritmindeki dengesizlikleri normal hale getirmeye odaklanan hassas bir tekniktir. Bu sistemdeki sınırlamaları tespit edip gevşetmek ve vücudun kendi iyileşme sürecini teşvik etmek için hafif dokunuşlar uygulanır. Kraniosakral terapiler, bir osteopati hekimi olan ve kafatası kemiklerinin harekete olanak verdiğini ve sistemin ritmik hareketlerinin iyileştirilmesi için bu yapının manipüle edilebileceğini keşfederek bu görüşü geliştiren Dr. William Sutherland’ın çalışmalarından ortaya çıkmıştır. Bazı osteopati doktorları kraniyal osteopati konusunda uzmanlaşmayı tercih eder. Kraniosakral terapi, çok çeşitli sağlık uzmanları tarafından da uygulanır. Upledger Enstitüsü’nün listesine göre bu uygulayıcılar arasında tıp doktorları, kiropraktörler, geleneksel Doğu tıp hekimleri, natüropatlar, hemşireler, psikiyatri uzmanları, psikologlar, diş hekimleri, fizik tedavi uzmanları, mesleki terapistler, akupunktur uzmanları, masaj terapistleri ve diğer bazı uzmanlar yer alır.
Miyofasiyal Gevşetme Tedavisi: Fasya dokuları gevşetmek için birçok doğrudan ya da dolaylı tedaviler uygulanır.
Lenfatik Teknikler: Bu teknikler lenf dolaşımını ve lenf sisteminin atık atma görevini yapabilme kabiliyetini iyileştirmeye odaklanır.
Yumuşak Doku Teknikleri: Kemikten ziyade dokuya uygulanır. Bu tekniklerde değişken basınç kullanılır ve germe, yuvarlama veya yoğurma yöntemleri, dokuların serbest kalması ve gevşemesi ile sonuçlanabilir.
Baskı Teknikleri: Normal eklem fonksiyonunu ve hareketini yeniden sağlayan bir düzelmeye zorlamak için, tedavi gereken alana hızlı ve keskin biçimde baskı uygulanması (genellikle yüksek hız/az genişlik olarak tarif edilir) tekniği kullanılır. Bu kiropraktik düzeltmeye benzer.