Yapılan son araştırmalara göre depresyon, Avustralya’daki her altı erkekten birini etkiliyor. Hatta ileri seviyedeki depresyon hayati tehdit oluşturabiliyor ve intihara yol açabiliyor! Modern çağın rahatsızlığı olarak bilinen depresyon, hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilmesine rağmen, her iki cinsiyeti birbirinden farklı etkiliyor.
Pek çoğumuz depresyonun iştah kaybı, günlük hayattaki aktivitelere karşı ilgisizlik (apati), uyku bozuklukları gibi temel belirtilerinin olduğunu bilmekteyiz. Bu temel belirtiler her iki cinsiyette de görülmesine karşın, asabiyet, agresiflik ve düşmanlık besleme gibi belirtiler, erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülmektedir.
Erkeklerin genelinde hakim olan güçlü olma gereği, duygularını ve zayıflıklarını belli etmeme gibi temel inançlar, erkeklerin depresyonun varlığını reddetmesine, hislerini ve duygularını paylaşmamasına neden oluyor. Duygularını paylaşmayan ve reddeden erkeklerde ise depresyon duygusal düzeyden ziyade fiziksel seviyede ortaya çıkıyor ve bunun sonucu olarak yorgunluk ve güç kaybı gibi belirtilerle kendini belli edebiliyor. Sonuç olarak depresyonu kişinin kendisi reddedebildiği gibi, ifade edilmeyen duygular ve maskelenen depresyon, kişinin çevresi tarafından da fark edilemeyebiliyor.
Erkeklerde depresyonun fark edildiği ve bir psikiyatriste danışıldığı durumlarda da bazı karmaşalar ortaya çıkabiliyor. Bunun nedenlerinin erkeklerin depresyona karşı reçete edilen ilaçları kullanmaktan utanç duymaları ve sonuçta kullanmayı reddetmeleri sonucu ortaya çıktığı düşünülüyor. İlaç kullanımını ve tedaviyi reddeden erkekte ise depresyon tedavi edilememekle beraber daha da ilerleyebiliyor.
Yapılan araştırmalar sonucu depresyonun kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü ortaya çıkmıştır. Ancak depresyon hastası kadınlar ve erkekler üzerinde yapılan araştırmalarda intihar eden erkeklerin, kadınlara oranla daha büyük bir yüzdeyi kapsadığı tespit edilmiştir.
Erkeklerde depresyonun en sık rastlanan nedenlerinin aşağıda bahsedilenler olduğu görülmüştür:
- Ayrılık ya da boşanma gibi ilişki problemleri,
- Eş ile anlaşamama, sürekli devam eden kavga ve huzursuzluklar,
- Yeni baba olma (özellikle eşin de depresif olduğu durumlarda),
- Uzun süre devam eden işsizlik problemi,
- İş ortamında yoğun stres altında çalışmak,
- Uzun çalışma yıllarından sonra gelen emeklilik,
- Fiziksel sağlık problemleri,
- Alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı,
- Sosyal izolasyon (arkadaş – akraba çevresinin darlığı ya da çevreyle irtibatın kopukluğu)
Eğer siz de yakınınızdaki bir erkeğin (eş, oğul, arkadaş vs..) depresyona girdiğinden şüpheleniyorsanız, özellikle kişi yukarıda bahsedilen durumlardan biri/birkaçını yaşamışsa, kişiyi psikolojik destek almak için gönüllendirmeniz, umduğunuzdan daha etkili sonuçlara neden olabilir.