Toksik Duygular
1970’lerden bu yana psikonöroimmünoloji (PNI) alanındaki araştırmalar duygular ve vücuttaki biyokimyasal olaylar arasında doğrudan bağlantıları belgelemiştir. Tanınmış kadın sağlığı uzmanı Dr. Christiane Northrup, toksik duygular terimini, hastalığı yerinde tutmak için belirtiler geliştiren güçlü, kuvvetle inanılan ve bilinçsizce aktifleştirilen inançlar ve duyguları ifade etmek için kullanımıştır. Dr. Northrup ve kanser hastalarıyla çalışan diğer alternatif tıp hekimleri inançların ve duyguların gerçekten toksik olabileceğini ve bağışıklık sisteminin genel gücünü azaltabileceğini belirtmektedir.
Azalan Tiroit Etkinliği
Boyunda bulunan önemli bir endokrin bezi olan tiroit bezinin normalden daha az aktif olması kanser sürecine katkıda bulunabilir. Hipotiroit (tiroit bezinin az çalışması durumu) hastalarıyla çalışmada uzmanlaşmış Dr. Broda O. Barnes düşük tiroit aktivitesi ve kanser arasındaki ilişkiye dikkat çeken kanıtlar görmüştür. Araştırmalar da Barnes’ın hastalarında gördüğü ilişkiyi desteklemektedir. 1954’te Dr. J.G.C. Spencer tarafından yapılan araştırmalar 15 ülkede nüfus arasında guatrın yaygın olduğu bölgelerde kanser görülme sıklığının guatrın daha az yaygın olduğu bölgelere göre daha fazla olduğunu göstermiştir. Guatr tiroit bezinin büyümesi şeklinde gözlenen bir hastalıktır.
Bağırsak Toksisitesi ve Sindirim Bozukluğu
Ne yediğimize ve nasıl yediğimize, ayrıca atık maddeleri nasıl attığımıza bağlı olarak bağırsaklar tıkalı ve hastalıklı olduklarında toksik hale gelirler. Bu tüm vücutta toksisite yaratır ve sağlık için gerekli olan besin maddelerinin emilememesi anlamına gelir. 1900’lerde Amerika’daki kişilerde bağırsak geçiş süresi kısaydı, yani gıdanın ağızdan girmesi ve dışkı olarak atılması arasında 15-20 saat geçiyordu. Bugün çoğu kişinin bağırsak geçiş süreleri çok uzamıştır. 50-70 saate çıkan bü süreçte dışkının çürümesi için daha fazla zaman olur, daha fazla zararlı mikroorganizma ürer, toksinlerin ortaya çıkması ve dokuları zehirlemesi söz konusu olur.
Süt ürünleri, yumurta ve et gibi mukus üreten gıdalar geçiş süresini uzatır. Bu gıdaları ve beyaz un ürünlerini tüketerek bağırsaklarda yapışkan bir kaplama oluştukça besin maddelerinin kan akışına emilimi engellendiği gibi sağlığa zararlı bakterilere, mantarlara, mayalara ve parazitlere saklanma yeri doğar. Bu organizmaların çok artması disbiyoz denilen bir olayı yaratır. Disbiyoz bağırsaktaki mikrofloranın dengesizliğidir ve bağırsakların içindekiler çürürken, zararlı kimyasallar üretilir.