Sindirim yolu, bakteri, virüs, parazit ve toksin gibi çevresel tehditlere en çok maruz kalan vücut bölümüdür. Bu nedenle, bağışıklık sistemi desteğine en çok sindirim yolu ihtiyaç duyar. Gıdalar bağırsaklarda parçalandığında kan yolu ile vücudun doğal detoks sistemi olan karaciğere ulaşır. Karaciğer sindirim ile üretilen besinde bulunan doğal ve kimyasal maddeler de dahil olmak üzere toksin maddeleri temizler. Oruç esnasında karaciğer ve sindirim sistemi vücudun diğer bölgelerini temizler ve iyileştirir.
Birçok şifacı, orucun Amerikalılar ve modern yaşam tarzının bir parçası olarak ağır diyetlere, aşırı yemeğe ve sürekli olarak gıdalardaki katkı maddelerine ve kimyasallara maruz kalan kişiler için faydalı bir terapi olduğunu iddia etmektedir. Bazı alternatif pratisyenler Amerikalıların vücutlarında 2- 4 kilo kadar toksik madde olduğunu hesaplamışlardır. Bu pratisyenler vücuttaki toksik maddelerin atılması için en hızlı ve etkili yöntemin oruç olduğunu düşünmektedir.
Orucun Fizyolojisi
Evrim ile birlikte vücut, enerji depolamada ve besinsiz kalma gibi durumlarla baş etmede oldukça etkili hale gelmiştir. Oruç, yüzyıllardır birçok kişi için normal bir eylem haline gelmiş ve vücut da buna uyum sağlamıştır. Yapılan hesaplamalara göre en zayıf kişiler bile 40 gün veya daha fazla gün boyunca besinsiz yaşayabilmektedir. Vücut besin alınmadığında işlemeye başlayan özel bir mekanizmaya sahiptir. Oruç aç kalmak değildir; aslında vücudun depolanan enerjiyi yakmasıdır. Açlık vücutta yakacak enerji kalmadığında ortaya çıkar ve bu noktada enerji için organlar gibi önemli dokular kullanılmaya başlanır. Terapötik oruçlar bu noktaya gelinmeden çok önce sonlandırılır.
Oruç süresince vücutta farklı fizyolojik değişiklikler oluşur. Orucun ilk günü süresince vücut temel enerji kaynakları olan şeker ve glikojen kaynaklarını kullanır. Bu kaynaklar tükenince vücut yağları kullanmaya başlar. Bununla birlikte önemli miktarda enerji gerektiren beyin hala glikoza (glikojenden çevrilen şekerler) ihtiyaç duyar. Glikoz alabilmek için vücut orucun ikinci günü boyunca kas dokularını kırar. Bu nedenle oruç süresince belli bir miktar kas dokusu kaybı oluşur. Vücudun, beyine enerji sağlayabilmesi için günde 500 gram civarında kas dokusu yakması gerekir; fakat vücut önemli kas kütlesini korumak için başka enerji yolları yaratır. Proteinleri ayıran bu sürece keton birikimi adı verilir. Keton birikimi aşaması erkeklerde orucun üçüncü günü ve kadınlarda da ikinci günü ortaya çıkar. Oldukça etkili olan bu evrede karaciğer depolanan yağı ve diğer gerekli olmayan dokuları beyin, kas ve kalp tarafından enerji olarak kullanılan ketonlara çevirir. Orucun bu noktasında açlık hissi genellikle ortadan kalkar ve birçok kişi bu dönemde normal ve hatta artan enerji seviyesi yaşar. Hormon seviyesi ve bazı belirli fonksiyonlar bu aşamada istikrarlı hale gelir. Çoğu orucun amacı, fazla yağı veya gerekli olmayan ve zarar gören dokuları yakabilmek için vücudun keton aşamasına ulaşmasını sağlamaktır. Bu nedenle genellikle üç günden fazla süren oruç terapileri önerilir.
Kilo kaybı en hızlı şekilde orucun ilk birkaç günü içerisinde gözlemlenir. İlk birkaç gün içerisinde günde bir kilo verilebilir. Takip eden günlerde gün başına 200 gram kadar verilir. Tüm oruç süresine bakıldığında, günde ortalama 500 gram verilebilir. Çalışmalar, ayda bir kez oruç tutmanın sağlıklı beslenme için başlangıç olacağını ve vücudu bir ömür boyu ekstra kaloriden kurtarmaya yardımcı olacağını gösterir.
Oruç Tutmak
Oruç kişiye ve kişinin sağlık gerekliliklerine bağlı olarak değişik uzunluktaki süreler boyunca uygulanabilir. Terapistler kronik sağlık sorunlarına karşı en üst seviyede fayda sağlamak için iki ila dört hafta arasında değişen bir oruç terapisini önerir. Ayrıca yedi günlük oruç terapisi de sık olarak uygulanır. Rahatsızlıkların önlenmesi ve genel sağlık için popüler oruç programı, her mevsimde bir kez olmak üzere senede dört kez üç günlük oruç tutmayı kapsar. Bu oruç programları uzun haftalar boyunca kolaylıkla uygulanabilir. Rahatsızlıkları önlemeye yönelik haftada bir günlük oruç da birçok kişi tarafından uygulanır.
Meyve suyu orucu da birçok kişi tarafından uygulanır. Bununla birlikte bu oruç teknik olarak oruç sayılmaz. Meyve suyu orucu su oruçları kadar yoğun değildir; çünkü vücutta keton birikimi olmaz. Meyve suyu diyetlerinin avantajı meyve ve sebze sularının ekstra enerji ve besin değeri sağlamasıdır. Birkaç günlük meyve suyu orucu enerji seviyesinde önemli bir düşüş yaşanmadan normal programa uygulanabilir. Meyve suyu diyetlerin de temizleyici ve detoks etkisinin olduğu söylenir. Meyve sularının dezavantajı ise vücutta hiçbir zaman keton birikiminin olmaması ve bu nedenle oruç tutanların kendilerini derinlemesine temizlenmemiş görmeleri ve sudaki iyileştirme etkisinin sağlanamadığını hissetmeleridir.
Tıbbi gözetmenler üç günden fazla süreli oruç önerirler. Homeopatlar, natüropatik doktorlar ve Ayurveda doktorları gibi çoğu alternatif tıp pratisyenleri, oruç esnasında hastalarını denetlerler ve gözlem altında tutarlar. Uzun süreli oruç tutan kişiler ve sağlık sorunları bulunan kişilere oruç esnasında kan, idrar ve diğer testlerin yapılması gerekebilir. Tıbbi gözetim altında oruç uygulaması yapan birçok alternatif sağlık kliniği bulunmaktadır. Maliyet ve sigorta kapsamı doktora, kliniğe ve hastanın gerekliliklerine bağlı olarak değişiklik gösterir.