Radyonik - Dikkat Edilmesi Gerekenler

Elektronik cihazlar kullanarak yaşam gücünü tespit ettiğini ve niteliğini değiştirdiğini iddia eden tartışmalı bir alandır

Radyonik

Radyonik, elektronik cihazlar kullanarak yaşam gücünü tespit ettiğini ve niteliğini değiştirdiğini iddia eden oldukça tartışmalı bir alandır. Hastalara, saç ya da kan örneklerini "titreşimsel frekanslara” dönüştürmek için radyonik bir "kara kutu” kullanan uygulayıcı ile karşılaşmadan bile teşhis konulabilir. Cihaz daha sonra iyileştirici frekansı, belki de yüzlerce kilometre uzaklıkta olan hastaya geri "yaymak” için kullanılır. Radyoniğin savunucuları hastalıkların altında yatan nedenlerin, kendi donanımları ile tespit edilebilecek radyo benzeri frekanslar yayacağına inanırlar. Bir tutam saç ya da birkaç damla kan içeren bir kart, cihazın içindeki hazneye yerleştirilir. Bu "kanıt” daha sonra hareketli bir sarkaç ya da yüzey gerilimindeki değişikliklerin algılandığı bir detektör ped kullanılarak analiz edilir. Bu şekilde "rezonans” alanlar tespit edilir. Tedavi, hem cihaz tarafından üretilen uygun frekansları hem de şifacının duyu ötesi kabiliyetlerini kullanabilir. Radyonik tedavi homeopatik tedavilerle, renk terapileri ve bitki özleriyle desteklenebilir.

Radyoniğin kökenleri, sarkaç veya maden arama çubukları kullanan ve 1900’lerin başlarında üç Fransız rahip tarafından geliştirilen tanısal bir teknik olan radyestezide bulunabilir. Radyoniğin fikir babası, cihazlarının kan, saç ve hatta el yazısı örneğinden hastanın cinsiyetini, ırkını, finansal durumunu, dinini ve hastalığının altında yatan nedeni tespit edebileceğine inanan Amerikalı bir nörolog olan Albert Abrams’dır (1864–1924). Tedavi edici cihazları hava almayacak şekilde kapatılmıştı ve satılık değillerdi; yalnızca asla açılmamaları koşulu ile kiralanırlardı. Abrams’ın ölümünden sonra cihazları inceleyen araştırmacılar bunların içinde, potansiyel olarak tıbbi fayda verebilecek hiçbir şey bulamamıştır. Uzaktan şifa, Amerikalı bir kiropraktör olan Ruth Drown tarafından 1930’larda geliştirilmiştir. Drown cihazlarının, sadece kan örneğine dayalı olarak hastanın durumunun röntgen-benzeri görüntülerini üretebileceğini iddia etmiştir. Bu görüntüleri 1950’lerde inceleyen bilimsel bir komite bunlarda tanınabilir hiçbir anatomik yapı bulunmadığını tespit etmiş ve bunların sadece "sis şablonları” olduğu sonucuna varmışlardı.
Yasal nedenlerle, çoğu radyonik uygulayıcısı ve radyonik donanım üreticileri halka bilimsel sağlık faydalarını bildirirken dikkatlidir. Ancak, radyoniğin kurucusu Albert Abrams tarafından yayımlanan bir yayın, teknolojinin kanser, tüberküloz ve frengi kadar ciddi hastalıklar için etkili olduğunu iddia etmiştir. Mahkeme şahitlikleri, günümüzdeki uygulayıcılarının da benzer iddialarda bulunduğunu göstermiştir.

Hastaların radyonik hakkında iddia edilenlerin oldukça tartışmalı olduğunu ve bazı durumlarda fazlasıyla gösterişli olduğunu anlamaları önemlidir. Kanada’da kurulmuş olan bir radyonik organizasyonu sadece 18 tane şifa verme ile ilişkili alanda sertifika vermekle kalmamış aynı zamanda kumar, hayvancılık, danışmanlık yönetimi, bahçıvanlık, finansal yatırımlar, mühendislik, maden arama ve arkeoloji gibi çeşitli konularda tavsiye verebildiklerini de duyurmuştur. Bu kuruluş, radyoniğin "son 80 yıldaki yüzlerce kontrollü çalışmada” kanıtlanmış olduğunu iddia eder; ancak "radyoniğin tartışmalı doğasını” öğrenen mezunlarının isimlerini açıklamayı reddederler. Dahası, bu grup başlangıç ücreti olan, en az 300$ ödenene kadar müşterilerle yazışmaz. Bir başka radyonik-tipi cihaz üreticisi ise cihazın, "bu gezegen üzerindeki her insanın zihnine girme" ve "onları sizin istediğinizi yapmaya zorlama" yeteneği olduğunu iddia eder. Radyonik uygulayıcıları tarafından sunulan ve genellikle açık biçimde sorumluluk reddi içeren yazılı materyalleri dikkatle okumak da bilhassa önemlidir. Bütün ciddi hastalıklarda mutlaka tıbbi görüşe başvurulmalıdır.

Radyonik terapi invazif olmayan bir yöntemdir ve bilinen bir yan etkisi yoktur.
Çoğu tıp hekimi radyoniği şarlatanlık olarak görür ve gözlemlenen faydalarının sadece plasebo etkisinden kaynaklandığını savunur. Amerika Birleşik Devletleri’nde tıbbi cihazlar, Federal İlaç ve Gıda Birliği (FDA) tarafından onaylanmalıdır ve 1998'de Minnesota’da bölge mahkemesinin verdiği bir karar, onaylı olmayan radyonik "kara kutu” cihazının satışının, yanıltıcı ticaret uygulamaları ve tüketici dolandırıcılığına karşı eyalet yasalarını çiğnediği yönünde olmuştur. Eyalet başsavcısı Hubert Humphrey; ölümcül derecede hasta olan kişilere bu tür cihazların satılmasının "sağlıkta şarlatanlığın en kötüsü” olduğunu söylemiştir. Humphrey ayrıca, "Korunmasız ve umutsuz tüketicileri hedef alan bu içler acısı tutum, sağlık dolandırıcılığının en kötü biçimidir ve buna Minnesota'da müsamaha gösterilmeyecektir” demiştir. Diğer taraftan radyonik savunucuları ise, sistematik hükümet baskısından mustarip olduklarını söyler. 

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye