Yoga, Sanskritçeden gelen Yug kelimesinden türemiştir. Anlamı ise birleşme, bütünleşmedir. Sanskritçe, bugünkü Hindistan’ın olduğu bölgede konuşulan dil imiş. Bugün başka diller ile karışmış durumda kullanılmaktadır.
Sanskritçe , dünya’da ki en eski, kök dillerden biri olarak kabul edilir. Birçok dilbilimci ve tarihçi, bütün dillerin, Sanskritçeden türediğini söyler. Yoga’nın da en az 5000 yıllık bir tarihi vardır. Bu tarih, Yoga ile ilgili ilk verilere rastlanan tarihmiş. Ancak belki de Yoga, bundan çok daha eskiye dayanıyordur.
Yoga’nın içeriğini araştırıp öğrendikçe, aslında insanlık tarihi kadar eskiye dayandığını anlıyorum. Bu eskilikle uyum içinde Yoga benim için bir kök görevi görüyor.
Yoga, doğru yaşama sistemi, bilgisi ve öğretileri bütünü olup yaşamın kendisidir. Yoga bir disiplindir. Dengeye ulaştıran yol, yöntem ve yasaları gösterir insana. Yoga bilgisi bize, Rishiler denilen , Himalayalarda yaşayan, "görücüler” tarafından gelmiştir. Rishiler, dağlarda, uzun süre inzivaya çekilip meditasyon yaparak, bu bilgileri kazanmışlardır. Sonra da ustadan çırağa aktarılarak bilgi bugüne kadar ulaşmıştır.Bilgiler ilk başta, yazı olmadığından, ezberlenerek aktarılmış. Daha sonra yazının icadıyla bilgi kitaplaştırılmıştır. Yoga, insanların geliştirdiği bir sistem değil. İnsanları geliştiren bir sistemdir.Bu çok önemli bir nokta. Çünkü, bu Yoga’nın, kendi içinde ne kadar tam, zengin ve gelişmiş olduğunun kanıtıdır.
Yoga Yaşamın kendisidir. Yaşam Bilgisidir. Dengeye ve tam sağlığa kavuşabilmek için insanlığa gönderilmiş bir kılavuzdur aynı zamanda, bir armağandır. Yoga, insanı, kendisiyle, özüyle buluşturan, kavuşturan bir uygulamalar bütünüdür de diyebiliriz.
Sekiz Basamaklı Yol
Yoga'nın 8 basamağı vardır. Buna , Kral Yolu, yani Raja Yoga denir. Diğer adı da Ashtanga Yoga. Ashta ,sekiz; anga ise kol demektir. Yani sekiz kollu Yoga.Bunlar;
- Yama
- Niyama
- Asana
- Pranayama
- Pratyahara
- Dharana
- Dhyana
- Samadhi
Yoga yapmak, tüm bu 8 kolu da uygulamak anlamına gelir. O zaman zaten Yoga , yaşamın kendisi haline geliyor. İlk iki kol ahlaki boyutu veriyor. Yamalar kendi içinde 5’e ayrılıyor. Genel tanımı ise içimizde ki olumsuzlukları tanıyıp terbiye etmektir.
- Ahimsa (şiddetsizlik)
- Satya (dürüstlük, yalan söylememek)
- Asteya (hırsızlıktan çekinme, çalmama)
- Brahmaçarya (tensel zevkleri denetim altına alma) şehvet ve arzunun denetim altına alınmasıdır.
- Aparigraha (biriktirmemek)
Yoga'da Ahlak Anlayışı
Niyamalar da 5’e ayrılır. Bunlar da , olumlu, yapıcı özelliklerin geliştirilmesidir.
- Sauça (saflık-temizlik)
- Santoşa (yetinme-halinden memnun olma, kabullenmek ve izin vermek)
- Tapas (ateşli çaba) beden tapas sayesinde zihnin ve bedenin saflığını bozan zararlı maddelerden arınır.
- Svadhyaya (kendini eğitme) kişi kendini eğitip bilgilendirdikçe kendi beden, zihin ve ruhu hakkında daha fazla bilgiye sahip oldukça kendi varlığını daha iyi algılayabilir.
- İshvara Pranidhana (mutlak ve kutsal varlığı algılama ve teslimiyet)
Diğer Basamaklar
Asanalar, fiziksel hareketlerdir. Pranayama, nefes ve prana dediğimiz yaşamsal temel enerjinin beden ve zihinde arttırılması, genişletilmesidir. Pratyahara, tüm duyuların (koku-tad-görme-dokunma-işitme) içe yönelmesidir. Dikkatimiz çoğunlukla dış dünyaya yoğunlaşıp, orada takılı kalmakta. Öyle ki iç dünyamızı unutacak hale geliyoruz. Bu da stresin esas kaynağıdır. Duyuların içe dönmeye başlaması meditasyona hazırlık aşaması oluyor ki bu da Dharana’dır. Dharana’da artık, dikkat içe yönelmiş oluyor. Yani bilince doğru. Dikkat dediğimiz esasında bakıştır, nazardır. Bakışın içe yöneltilmesidir. Nazar bir ışındır. Dolayısıyla, bakışımızı, dikkatimizi nereye yönlendirirsek, oraya da ışın akmaktadır. Işın da, yansıdığı yeri, aydınlatır, ısıtır, uyandırır, gün ışığına çıkarır ve ona Hayat verir. Aynı güneş gibi. Işığı emen obje de, değişmeye dönüşmeye başlar. Burada ise obje bilincimizdir. Bilincin açılmasını sağlayan, dikkatimizden gelen saf ışıktır. Saftan kasıt, yargı ve eleştirilerin katılmadığı, saf dikkat. Buna seyretme (temaşa) hali de diyebiliriz. Tanık olma hali. Birleşme-bütünleşme sürecinin aşamalarından biridir bu. Tanışma, tanık olma, izleme ve sonra yaşama halleri.
Seyretme hali devamlılık ve süreklilik kazanınca Dhyana aşamasına gelinir. Bu artık meditasyonun kendisidir. Bundan önce ki aşamalarda halen meditasyona hazırlık yapılmaktadır.
Samadhi ise, "Benliğin”, bencilliğin, egonun, kendimizi her şeyden ayrı gören , ikilikci tarafımızın Bilincin içinde eriyip yok olmasıdır. Burada dönüşüm gerçekleşir artık. Burası aynı zamanda ruha, yani kalbe açılan kapıdır.
Yogaya Ne zaman ve Nasıl Başlamalı
Şimdi dönelim neden, nasıl ve ne zaman Yoga’ya başlarız sorusunun cevabına. Sanırım, kısa ve öz bir şekilde, Yoga ile ilgili vermeye çalıştığım, tanım ve tarihçede, bu üç sorunun da cevabı mevcut esasında.Fakat, daha bir netlik kazandırmak amacıyla, cevabı biraz daha genişleteceğim.
Yoga’ya başlamak için aslında hiçbir şeye ihtiyacımız yok! Çünkü benim inancıma ve deneyimlerime göre, Yoga bizi buluyor. Bu noktada, bize düşen bir görev var ise, o da gözü ve kulağı dört açmak ve geleni duyup kulak vermek ve görüp dikkat vermek olabilir. Hiçbir şey tesadüfi veya boşuna gerçekleşmiyor. Bir şey yolumuza çıkıyorsa, bunun bir sebebi vardır. Dolayısıyla Yoga kelimesi ile her nerede ve ne zaman karşılaşırsak karşılaşalım, bunu dikkate alalım. Bu sadece bir kelime değil karşımıza çıkan. Arkasında büyük bir anlam ve mana var.
Kelimeler canlıdır. Vücut bulurlar. Her kelime bir enerjiye sahiptir ve belli bir anlama, manaya işaret eder. Kelimeler bu özelliği ile, yaşayan, canlı birer varlıktır. Konuya bu şekilde yaklaşmalı.Yoga, birlik-bütünlük mesajı vermektedir. Manası, öze dönüş için ruhun çağrısıdır. Ve bu mesaj, çağrı veya kelime, bize en doğru zamanda ve şekilde ulaşır. Bizim tek yapacağımız ise, aynı bir insanın bizim ismimizi söyleyerek bizi çağırması gibi, bizim ona doğru giderek, söyleyeceklerini dinlemek.
Bir Yoga Hocası Seçmek
Yoga’ya iyi eğitim almış bir öğretmen ile başlamak önemli bir unsur. Dikkat edilecek unsur, öğretmenin eğitimini nerede, ne şekilde almış olduğudur. Ve bu bilgileri sindirecek kadar da pratik yapıp yapmamış olmasıdır.
Kanımca, iyi bir öğretmen, öğrenmiş olduğu tüm bilgileri kendi bünyesinde tecrübe etmiş olandır. Yani bizzat yaşadığını aktaran kişidir. Çünkü kişi, yaşamadığı bilgiyi ancak yüzeysel olarak aktarabilir ve önemli ve acil durumlarda bilgisi yetmeyeceğinden ne yapacağını da bilemez. Gerçekten iyi bir öğretmeni bulmak bazen yıllar da alabilir. Ancak bu esnada arayışa devam etmeli. Çünkü her karşımıza çıkan kişiden bir şey öğrenmekteyiz. Hepsi yolumuzda birer taştır. Üstüste konulunca bina oluşur. Bazısı bir taş koyar, bazısı birkaç, bazısı da tamamlar binayı.
İyi öğretmeni ararken aklınızı ve kalbinizi beraber kullanın. Gözlemleyin, dinleyin, izleyin, araştırın, sorun ve hislerinize de güvenin.
Yoga bir öz disiplindir sonuçta. Alacağınız her bilgiyi defalarca uygulayarak, kendi öz bilginiz, malınız haline getirmedikçe zaten öğrenemezsiniz.
Yoga, düzenli uygulandığında iyi sonuç verir. Bir arınma, temizlenme sürecidir. Beden ve zihnimizi temizleyerek, ruhumuzla karşılaşmaya hazırlar bizi. Bunun için de günlük yapılmalıdır. Aynı diş fırçalamak gibi.
Teknikleri günlük olarak uyguladıkça, iç organlar, dokular, kan, kaslar, kemikler ve tüm hücreler kökten yenilenir. Bedeni ağırlaştıran ve yavaşlatan, titreşimini düşüren, tıkayan zehirlerden arınır. Aynı süreç zihinde de gerçekleşir.
Ve nefes açılır. Nefesin açılması demek, hayat kalitemizin yükselmesi demektir. Nefes, hayat demektir. Aynı zamanda da bilincimizin aynasıdır demiştik. Bilinç, hayata bakış, algı penceremizdir diyelim. Bilincin açılması, pencerenin çerçevelerini büyütür hatta ortadan kaldırır. Bu da nefese yansır. Ve nefes de bilinci açar. Karşılıklı etkileşirler.
Dolayısıyla Yoga, nefes almaktır. Zihin ve beden, nefesi açmak için araç olarak kullanılır. Ve nefes de zihin ve bedeni temizler, açar, rahatlatır. Sonuçta Yoga, öze varmaksa, burada kendimizle yüzleşiriz. İyi ve kötü yönlerimizle, aydınlıkla, karanlıkla yüzleşiriz. Bu bir yoldur, yolculuktur. Dağıtmış olduğumuz dikkatimizin toparlanmasıdır. Burada da dönüşüm başlar.
Sebep her ne olursa olsun Yoga’ya çağrıyı duyduğunda bunu izlemeni öneririm.
Veya kafanın dağıldığını, vücudunda ağrılar hissettiğinde, hayatının herhangi bir alanında dengesizlik yaşadığında, yorgun, kızgın, üzgün ve canın sıkkın olduğunda da Yoga’ya başlama zamanın geldi demektir.
Yoga %99 uygulama, %1 teori’dir…
Yazan: Özlem ÖZÜLKER
1974 Afrika Etyopya doğumluyum. Tasavvuf kökenli ve Diplomat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Biyolojik köküm anne tarafından Girit baba tarafından Üsküp, Makedonya, Manevi köküm ise annemin baba tarafından Merkez Efendi ve Abdülkadir Geylani Hz. (ks)'ne dayanıyor.
30 yaşıma kadar 7 kez taşındım ve 5 ayrı ülkede, Afrika, Almanya, Belçika, Fransa ve Türkiye'de yaşadım. 18 yaşıma kadar ailemle, sonra kendi başıma 4 kıta gezdim.
Lise'ye kadar Alman okullarında okudum ve 3 dil öğrendim (Almanca-Ingilizce-Fransızca). TED Ankara Koleji'nden de mezun oldum.
Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Filolojisinden mezun olup Manajans/Thompson Reklam ajansı Medya bölümünde 2 yıl, Medya Araştırma ve Stratejik Planlamacı olarak çalıştım.
Iki yıl sonra bu görevden ayrılarak yeni bir yöne gitme kararı alıp arayışa çıktım.
TM Transandantal ve Vipassana Meditasyonları, Reiki, Art of Living Su Darshan Kriya, Siddhi Teknikleri, Ayurveda ve Yoga öğretmenlik eğitimi aldım. Nepal'de yaşayan bir ustadan nefes teknikleri öğrendim.
Istanbul'un neredeyse bütün Beden-Zihin sağlığı merkezlerinde çalıştım.
2003'den itibaren özel seanslar ile kendi müşteri portföyümü oluşturmaya başladım.
Bu süreçte Yoga'nın fiziksel ve zihinsel tedavi yönü ağırlık kazandığından Refleksoloji, Ayurvedik, Marma noktası, Derin Doku ve Bowen Masaj tekniklerini öğrendim.
10 yıldır birçok fiziksel ve psikolojik vaka üzerine çalıştım. Bunlardan bazısı Skolyoz, MS (Multiple Sclerosis), Karaciğer-Safrakesesi-Mide ve Bağırsak problemleri, hormon dengesizlikleri, içsel sistemlerin dengesi, spor yaralanmaları, burkulma, incinme, doğuştan gelen veya sonrada oluşan fiziksel engeller, kanser, panik atak, depresyon, bağımlılıklar, doğum öncesi ve sonrası anneler.
12 yıldır Ayurveda sayesinde bedenim, zihnim ve hayatımda yaşadığım olumlu dönüşümler, bu Kadim ve Eşsiz Yaşam Bilgisine merakımı uyandırdı. Ve Maharishi Ayurvda'da Nabız Teşhisi , Dr. David Frawley'den Ayurveda Yaşam Danışmanlığı ve Uygulayıcısı eğitimlerini aldım. Giritli ve Manevi aile kökenim ise bitkiler ve beden-zihin tedavisi sürecime büyük katkı sağlıyor.
2005 yılında ise Sufi Ustamla tanışarak Tasavvuf yoluna girdim. Bu yönde aldığım eğitim, hayatımın her alanına yayılıp dönüşüm sağlıyarak eğitimimi sürekli kılıyor. Genetik mirasım ile aldığım eğitimler birleşip uygulama tarzımı oluşturuyorlar. Bilgim ve tecrübem hergün gelişmeye devam ediyor.
Şimdi ise, bir yandan Maharishi Ayurveda Doğa Arınma Merkezi'ni işletip bir yandan da özel ve grup senaslarına devam ediyor, edindiğim bilgi ve tecrübeyi mümkün olduğunca yayarak, ihtiyaç sahiplerinin faydalanmasını sağlamak ve bu beden-zihin sağlığı ve bilinci konusunda ki bilgi açığını da biraz olsun kapama konusunda katkı sağlayarak, bir hizmet vermiş olmayı da amaçlıyorum.