Ankilozan Spondilit (AS) - Nedir

Bel kemiğiyle kalça kemiği arasındaki eklemin iltihaplanmasını ifade eden, kronik romatizmal bir hastalıktır.

Ankilozan Spondilit (AS)

Ankilozan spondilit, bel kemiğiyle kalça kemiği arasındaki eklemin iltihaplanmasını ifade eden, kronik romatizmal bir hastalıktır. Bu hastalıkta, iltihaplanma sonucu iki kemik birleşerek tek bir kemik halini almıştır. Başta bel bölgesinde olmak üzere, hareket kısıtlılığına yol açar. Omurga, kalça, ayak ve diz eklemlerinde iltihap gelişebilir.

Ankilozan spondilit, genellikle omurga ve kalça kemiklerini tutan, ilerleyen dönemlerde omurga kemiklerinin (omurların) birbirine birleşmesine neden olabilen, enflamatuar (iltihaplı, yangılı) ve ağrılı bir rahatsızlık türüdür. Omurların birbirine kaynaşması ise omurganın esnekliğini kaybetmesine ve öne doğru eğilmesine neden olabilir. Hastalığın ileri dönemlerinde ise kamburlaşma denilen postürün öne doğru eğikliği o kadar şiddetlenebilir ki hasta başını yukarı kaldırıp ilerisini dahi göremez duruma gelebilir.

Otoimmun bir rahatsızlık olan ankilozan spondilit, erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür. Vucudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine saldırarak zarar vermesi sonucu belirtiler meydana gelir.  Hastalık belirtileri genellikle erken yetişkinlik dönemlerinde başlar. Fakat bu rahatsızlık ilerledikten sonra omurga haricinde gözler ve böbrekler gibi vücudun diğer organlarını da etkileyebilir.

Ankilozan spondilit otoimmun bir hastalıktır ve vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine saldırarak zarar vermesi sonucu hastalık semptomları meydana gelir. Ancak hastalığın meydana gelmesinin nedenleri tam olarak bilinmemesine rağmen, esas sebebin genetik olduğu düşünülmektedir.

Özellikle HLA-B27 genine sahip olan kişilerin ankilozan spondilit hastalığına daha sıklıkla yakalandıkları görülmüştür.

Özellikle hastalık ilerledikçe ve enflamasyon devam ettikçe, vücut hasar gören dokuların yerine yenilerini oluşturmaya çalışır. Aslında vücudun iyileşme amacıyla meydana getirdiği bu tepki sonucu yeni kemik oluşumları omurga kemiklerinin aralarını doldurarak kemiklerin birbirine birleşmesini sağlar. Hastalık kaburgaları da etkileyerek, akciğer fonksiyonlarının körelmesini sağlar ve tam fonksiyonla çalışmasını engeller.

Ankilozan spondilitin ilk belirtileri özellikle bel ve kalça bölgelerinde ağrı ve tutukluktur. Ağrı ve tutukluk hareketsiz kalındıktan sonra ya da sabah kalktıktan sonra daha da şiddetlenebilir. Bu semptomlar o kadar hafif başlar ki genellikle ilk zamanlarda fark edilmeleri bile mümkün olmaz. Zaman ilerledikçe semptomlar şiddetlenir ve bilhassa belli aralıklarla kendilerini göstermeye başlarlar.

Ankilozan spondilitte özellikle etkilenen bölgeler:
  • Omurganın alt bölgesi ve kalça kemikleri,
  • Omurga ile kalça kemiğinin birleşme bölgesi,
  • Tendon ve eklem bağlarının kemiklerle birleşme noktaları (özellikle omurgada),
  • Kaburga ve göğüs kemiğinin arasındaki kıkırdak,
  • Kalça ve omuzlardaki eklemler
Özellikle bel bölgenizin alt kısmı ve kalça bölgenizde kronik ağrı ve tutukluk hissediyorsanız ve bu durum bilhassa sabahları artıyorsa, uzman bir doktora görünmenizde fayda vardır. Bunun yanı sıra derin nefes alırken göğüs kafesinizde ağrı oluyorsa ya da göz ağrısı, ışığa duyarlılık ve görme bozukluğu gibi sorunlar da yaşıyorsanız mutlaka uzman bir hekimi görmeniz tavsiye edilir.

Ankilozan spondilitin kesin çözüm sağlayan bir tedavisi olmamasına rağmen, tedavi daha çok semptomların ilerlemesini yavaşlatmak ve ağrının azaltılmasını sağlamak için uygulanır. Ankilozan spondilit tedavisinin başarı oranı hastalık eklemlere ve dokulara geri dönüşümü mümkünatsız hasar vermeden önce uygulandığında daha yüksektir.

Tedavi seçenekleri genellikle ilaç tedavisi, fizik tedavi ve cerrahi operasyon olmak üzere üç çeşittir. Bunların haricinde bazı alternatif yöntemler de uygulanmaktadır.

İlaç Tedavisi:
Ankilozan spondilit için en çok reçete edilen ilaçların başında non steroidal anti enflamatuar ilaçlar gelmektedir. Bu ilaçlar ağrı, enflamasyon ve tutukluğu azaltabilen ilaçlardır, ancak şiddetli vakalarda işe yaramayabilirler.

Non steroidal anti enflamatuar ilaçların işe yaramadığı durumlarda TNF blokörleri reçete edilebilir. Bu gruptan bazı ilaç örnekleri olarak Adalimumab (Humira), Etanercept (Enbrel), Infliksimab (Remicade), Golimumab (Simponi) verilebilir.  Fakat bu ilaçların da ciddi yan etkileri mevcuttur.

Fizik Tedavi: 
Fizik tedavi ağrının azaltılmasında, fiziksel güç ve esneklik kazanılmasında yardımcı bir tedavi yöntemidir.

Cerrahi Operasyon: 
Bir çok ankilozan spondilit vakasında cerrahi operasyon uygulanması gerekmemektedir. Ancak hastalığın şiddetli ağrı ve eklem hasarına yol açtığı durumlarda operasyon yapılması gerekebilir.

Enflamasyon karşıtı farklı bitkiler hastalığın belirtilerini iyileştirmektedir. Uzun yıllardır su rezenesi, söğüt kabuğu, karayılan otu, araliya (Aralia spinosa), kereviz çekirdeği ve ısırganın eşit miktarlarının karışımı hastalığa karşı kullanılmaktadır. Günde üç kez yarım çay kaşığı alınır. İltihabı azaltmada aksöğüt (Salix alba), civanperçemi (Achillea millefolium) ve lobelya (Lobelia inflata) da dahil olmak üzere çeşitli bitkisel tedaviler yararlı olabilir. Eğitimli bir uzman tarafından yapılan akupunktur, bazı hastaların ağrılarını yönetmesine yardımcı olur. 

Kronik durumlarda moksa çubuğu günde 5-10 dakika omurganın üstünde kullanılır.  Homeopatik uygulayıcılar, ağrıyı azaltmak için Bryonia ve Rhus Toxicodendron gibi ilaçlar reçete edebilir.

AS için önemli bir alternatif tedavi de masaj terapisidir. Uzmanlar tarafından belirtilen yararları arasında; ağrıda azalma, dolaşımda artış, lenf akışında iyileşme ve eklem hareket aralığında büyüme yer alır. Bu tedavinin en büyük faydası, AS için bütün tedaviler arasında en yararlı bulunan düzenli bir egzersiz programı için daha fazla motivasyon sağlaması olabilir. Bodywork sistemleri arasında Feldenkrais faydalıdır. Rolfing de zaman zaman AS ile ilişkili ağrı ve sertliği iyileştirir fakat hastalığın kendisini iyileştiremez. 

Sürdürülen rejimin yağ asitleri ve antioksidan takviyeleri içermesi, diğer artrit diyetleri ile benzer prensiplere sahip olması önerilir. Natüropatlar ve bazı tıp doktorları, belirtileri hafifletmek için belirli gıdaların diyetten çıkarılması gerektiğini ileri sürer. Olası sorunlu gıdalar arasında buğday, mısır, süt ve süt ürünleri, sığır eti, domates, patates ve biber sayılabilir. Tütünün de durumu kötüleştirebildiği sanılmaktadır. Çeşitli raporlar; bol lif, taze meyve, sebze ve et içeren, rafine karbonhidrat ve hayvansal yağların azaltıldığı bir diyetin, özellikle ağrı veya şişlik olmak üzere, AS belirtilerinin tedavisinde yardımcı olabildiğini göstermiştir.

İşlenmemiş gıdalardan oluşan ve dengeli bir diyet sürdürmek, alerji yapabilecek gıdalardan kaçınmak gereklidir. Günde yarım litre sebze çorbası tavsiye edilir. İngiltere’de yapılan araştırmada AS ile bağırsakta disbiyoz arasında bağlantı görülmüştür. Hastalar nişasta içeriği düşük diyetler sürdürdüğünde hastalığın gelişimi engellenmiştir. C vitamininin de hastalığın tedavisine yardımcı olduğu söylenmektedir.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye