"Hassas plak ile ilgili bilgilere göre kardiyovasküler hastalık için güncel cerrahi yaklaşımlar, zatürre olursanız akciğerinizin alınması kadar yanlıştır.” der Dr. Gordon. "Odak kan damarında değil, kanda olmak zorundadır.”
Dr. Gordon ABD'de yılda bir milyondan fazla anjiyogram gerçekleşmesine rağmen, bunların genellikle hassas plak oluşumlarını ortaya çıkarmadığını belirtir. ''Ancak anjiyogramlar genellikle hassas plağı teşhis edebilen ultra-yüksek hızlı manyetik rezonans görüntüleme (MRI) tarayıcısı kullanan bir test ile değiştirilebilir'' diye ekler. '' Daha fazla ultra hızlı MRI makinesi gerektiren yeni test, anjiyografi sayısını azaltarak kardiyovasküler hastalığın yarattığı finansal problemi azaltacaktır. Karanlık alan mikroskopisi (hastanın kanının bir örneğini halojen ışıkla aydınlatıp özel mikroskopla inceleyen bir tanı tekniği) pıhtılaşmayı da teşhis etmede kullanılabilir.
''İlaç sanayisi hassas plağın yırtılmasını engelleyecek yeni patentli ilaçların oluşturulmasını büyük bir fırsat olarak görmektedir” diyor Dr. Gordon. Ancak konvansiyonel tıp bu amaç için ilaçları yeni araştırmaya başlamışken alternatif tıp hekimleri 20 yılı aşkın süreden beri kanı dengeleyen mevcut arteriyel lezyonları onaran ve daha çok gelişmesini önleyen, hassas plağa saldıran ve parçalayan maddeleri yok eden doğal maddeleri ve besin tavsiyelerini reçete etmiştir.
Dr. Gordon "Bugün heyecan verici olan şey bizim nihayet kan dolaşımındaki bileşenleri analiz edebilmemiz, risk faktörlerini burada iyileştirebilmemizdir. Artık tıkanmış bölgeleri kesip çıkarmak yerine, kan dolaşımındaki hasta veya sağlıksız, tamir edilemez zarara neden olan bileşenlere odaklanabilir, kanı tekrar sağlıklı kılacak besin maddelerini ve diğer faktörleri verebiliriz” demektedir.
Enfeksiyonların Rolü
Günümüzde birçok araştırmacı tarafından enfeksiyonun kalp hastalığına neden olan hassas plak oluşumunu tetikleyebileceğini kabul edilmiştir. Journal of the American Medical Association yayınında yer alan rapora göre kalp krizlerinin %55’i doğru antibiyotik kullanımı ile önlenebilir. Kanıtlara göre insanların %95’inin hayatlarında maruz kaldığı Chlamydia pneumoniae bakterisi, Ctyomegalovirus (CMV) ve herpes, ayrıca Helicobacter pylori, kalp krizleriyle alakalı görünüyor.
Finlaniyad, Helsinki’de Ulusal Halk Sağlığı Enstitüsü’ndeki araştırmacılar kalp krizi geçirmiş Finlandiyalı hastalardan alınan kan örneklerinin %70’inde Chlamydia pneumoniae ile ilgili antikorlar bulunmuştur. Ancak Finlandiya’da kalp krizi oranları bu bakterinin 6-7 yılda bir görülen akut salgınlarını takip etmemektedir. Bu da bakterinin akut değil kronik enfeksiyonlarının kalp kriziyle ilişkili olduğu izlenimini vermektedir. Enfeksiyon ve kalp krizi arasındaki ilişki yeni değildir, ilk teorileri 1820’lerde oluşturulmuştur. Chlamydia pneumoniae’nin arteriyel hastalıkla ilişkili olduğunun ilk kanıtı 1940’larda bulunmuştur.
Dr. Gordon’a göre hassas plak enfekte olunca vücut bu aktif enfeksiyonun yayılmasını önlemek için bölgedeki kanın çok pıhtılaşabilir ve yoğun hale gelmesini sağlar, pıhtı da oluşabilir ve sonuç olarak kan bu bölgede zor akar. Tedavi edilmezse süreç kalp hastalığının önemli belirtilerine yol açabilir ve ölüme neden olabilir.