Sjögren Sendromu - Belirtileri

Sjögren sendromu özellikle ağız ve göz kuruluğuyla kendini belli eden otoimmün bir rahatsızlıktır.

Sjögren Sendromu

Sjögren sendromu özellikle ağız ve göz kuruluğuyla kendini belli eden otoimmün bir rahatsızlıktır. Vücudun bağışıklık sistemi normalde bakteri, mikrop vs. gibi zararlıları algılayp, bunlara zarar vermek ve vücuttan atmakla görevlidir. Ancak otoimmün rahatsızlıklarda vücudun bağışıklık sistemi kendi hücrelerini yabancı olarak algılayıp kendi hücrelerine zarar vermeye başlar. Örneğin Sjögren sendromundaki en belirgin semptomlar olan gözyaşı ve salya gibi salgıların kuruması, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla tükürük bezleri ve gözyaşı bezleri gibi salgı bezlerini bir yabancı olarak algılayıp, bu bezlere zarar vermesi yüzünden meydana gelir.

Genellikle salgı bezlerinin yeterince salgı üretememesiyle sonuçlanan bu rahatsızlık, aslında aynı zamanda eklemleri de etkilemektedir. Çünkü Sjögren sendromunda immün sistem eklemlerdeki bazı dokulara da hasar vermekte ve bunun sonucu eklemlerde ağrı ve şişkinlik meydana gelebilmektedir. Hastalığın olumsuz etkileyebileceği diğer organlar ve sistemler ise akciğer, böbrekler, karaciğer, sindirim sistemi ve sinir sistemi olarak sayılabilir. Ancak hastalık, şiddeti, etkilediği organlar ve ilerleyiş hızı kişiden kişiye göre oldukça farklılık gösteren komplike bir rahatsızlıktır. Fakat denildiği gibi en belirgin semptomları ağız ve göz kuruluğudur.

Sjögren sendromunun iki tipi mevcuttur:

Primer Sjögren Sendromu: Bu türde sadece Sjögren sendromu görülmekle birlikte, diğer hastalıklar bu sendroma eşlik etmez.

Sekonder Sjögren Sendromu: Romatoid artrit, Lupus, Polimyozit gibi iltihaplı romatizmal hastalıklar Sjögren Sendromuyla beraber görülür.

Sjögren sendromu 20 yaşın altındaki kişilerde oldukça nadir görülmekle beraber genellikle 40 yaşın üzerindeki bireyleri etkiler. Her ırktan ve cinsiyetten bireyleri etkilemesine karşın kadınlarda erkeklere oranla 10 kat daha sık görülür.

Bilindiği gibi Sjögren sendromu otoimmün bir hastalıktır ve vücudun bağışıklık sisteminin kendi dokularından bazılarına zarar vermesiyle meydana gelir. Ancak günümüze kadar yapılan birçok araştırma sonunda halen tam olarak hastalığın ortaya çıkış nedeni tespit edilememiştir.

Günümüz bilim insanları, bir kısım insanda bu hastalığın görülürken, diğer bir kısmında görülmemesinden genleri sorumlu tutuyorlar. Yani genetik yatkınlığın Sjögren sendromuna zemin hazırladığını düşünüyorlar. Öte yandan sadece genetik yatkınlığın hastalığın gelişimi için yeterli olmadığı ve bakteri ya da virüs gibi tetikleyici bir enfeksiyon etkeninin, genetik yapının da müsait olduğu kişilerde hastalığı tetikleyebildiği sanılmaktadır. Ancak hastalığı tetikleyen virüslerin ya da bakterilerin hangileri olduğu henüz bilinmemektedir.

Sjögren hastalığının en temel semptomları ağız kuruluğu ve göz kuruluğudur.

Ağız Kuruluğu: Bazı hastalarda ağız kuruluğu o kadar ciddi bir duruma dönüşebilir ki, hasta ağzında bir avuç dolusu pamuk varmışçasına ağzının kuruduğunu, yutkunmada ve konuşmada güçlük çeker hale geldiğini söyleyebilir.

Göz Kuruluğu: Gözü nemlendiren gözyaşı bezlerinin kurumasıyla gözlerde şiddetli yanma, batma, kaşınma ve rahatsızlık hisleri hissedilir. Bazı hastalar bu durumu gözlerinin üzerine kum atılmış gibi hissettiklerini söyleyerek tanımlamaktadırlar.

Sjögren hastalarında yukarıdaki en temel belirtilerin yanı sıra aşağıdaki belirtilerin de bir kısmı gözlemlenebilmektedir:
  • Eklemlerde ağrı, şişkinlik ve katılık,
  • Salya bezlerinin şişmesi,
  • Cildin kuruması ve ciltte görülen döküntüler,
  • Vajinal kuruluk,
  • İnatçı kuru öksürük,
  • Uzun süreli yorgunluk hissi,
  • Diş çürükleri,
  • Ağız içerisinde bazı mantar enfeksiyonları,
  • Kabızlık,
  • Şişmiş lenf bezleri,
  • Sinirlerde iltihap oluştuğu takdirde ağrı, karıncalanma ve uyuşukluk hissi

Hastalığın meydana geliş nedeni tam olarak bilinmediğinden, tedavi için de kesin bir yöntem mevcut değildir. Ancak tedavide amaç semptomları azaltmak veya gidermek üzerine yoğunlaşmaktır. Fakat her hastada etkilenen organlar ve semptomların şiddeti farklı olduğu için farklı tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir:

Özellikle eklem ağrılarını azaltmak için ağrı kesici ilaçlar,

Ciltteki kuruluk ve deri döküntüsünü önlemek için çeşitli nemlendiriciler,

Eklem ve kasları esnek halde tutmaya yarayan egzersizler (özellikle yürüyüş, yüzme ve eklem hareketlerini açıcı egzersizler) başta olmak üzere farklı organlara yönelik farklı tedavi şekilleri mevcuttur:

Ağız Kuruluğu:
  • Sık sık su tüketmek,
  • Salya üretimini tetiklemek için sakız çiğnemek (şekersiz olması tercih edilir),
  • Suni tükürük ve ağız bölgesini enfeksiyonlardan koruyucu ağız yıkama sularının kullanımı uygundur.
Göz Kuruluğu:
  • Yapay gözyaşı damlaları imdadınıza yetişecek en temel ürünlerden biri olmakla beraber etkisi çabuk geçtiğinden sık sık uygulamanız gerekebilir,
  • Göz içerisini kayganlaştırıcı ve yağlı göz merhemleri,
  • Gözyaşının süzülerek burun bölgesine dolmasını sağlayan açıklığın basit bir cerrahi yöntemle kapatılarak gözlerin doğal neminin kaybolmaması ve korunması gibi yöntemler tercih edilebilir.
Vajinal Kuruluk:
Özellikle vajina bölgesini kayganlaştırmak için kullanılan jelleri tercih edebilirsiniz.

Mukoz zarlarını nemlendirmeye ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye odaklanan doğal terapiler Sjögren sendromu hastaları tarafından tercih edilmelidir. Akupunktur seansları, besin takviyeleri ve homeopati Sjögren sendromunun belirtilerini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Küçük klinik araştırmalar söğüt kabuğundan yapılan pastillerin ağız kuruluğunu geçirdiğini ve konuşmayı iyileştirdiğini göstermektedir.

4 ila 6 ay sürecek bir denemenin ilk ayı boyunca tüm süt, buğday ve gluten ürünleri diyetten çıkarılmalıdır. Eğer 30 günün sonunda bir gelişme gözlenmezse bu yiyecekleri Sjögren sendromunu tetikleyenler listesinden çıkarmış olursunuz. Belirtilerin kaydı dikkatlice tutulmalıdır çünkü bu sendromla alakalı problemlerin bazıları oldukça gizli olabilir.

Romatoid artrit ve Sjögren hastaları lenf terapisinin de faydasını görebilirler. Lenf terapisi seansı tıkanıklıkları açan, cansız ve susuz kalmış lenfatik sistemi canlandıran bir uygulamadır. Sjögren hastalığı lenfatik sistemi etkiler ve vücudun sürekli toksik olduğu bir çevre yaratır. Lenf terapisi ayrıca vücudun doğal detoksifikasyonuna (zehirlerin atılmasına) yardım eder.

Yorumlar

© 2013 alternatifterapi.com Tüm hakları saklıdır.

Eleman Türkiye