Hemen hemen herkes günlük stres yaşar. Stres kendi başına bir hastalık olmamasına rağmen, alerji, artrit, astım, ateroskleroz, kanser, kolit, diyabet, amfizem, gastrit, hipertansiyon, hipoglisemi, nöromüsküler sendromlar, konuşma güçlükleri ve ülser dahil çok sayıda problemi şiddetlendirebilir, Dr. Kail’e göre "Stresin kaynağı her ne olursa olsun, insanoğlu strese karşı biyokimyasal olarak tahmin edilebilir bir şekilde yanıt verir,” diye ekler. "Stres hastalığı doğurur ve bu da stresi arttırır, böylece hastalık ağırlaşır.” Dr. Kail’in mevcut araştırması aşağıdaki stres ilişkili tekrarlayan temaları ortaya koyar.
- Stresin yüksek düzeyleri hastalıklara karşı yatkınlığı arttırır.
- Bağışıklık sisteminin bastırılması kronik stresi doğurur, böylece hastalıklara karşı duyarlılık oluşur; özellikle bağışıklık ile ilgili bozukluklara ve kansere karşı.
- Duygusal stres hormonsal dengesizliklere neden olur (böbrek üstü bezleri, hipofiz, tiroit ve diğerleri), bu da bağışıklık sistemi ile çatışmaya sebep olur.
Lider stres araştırmacılarından Hans Selye, M.D., araştırmalarında strese karşı verilen sürekli bir tepki modeli keşfetti ve buna Genel Uyum Sendromu (General Adaptation Syndrome - GAS) adını verdi. Üç aşamada özetlenirse, alarm tepkisinden, direnç aşamasından ve tükenme aşamasından oluşur. Başlangıçta vücudun biyokimyası strese karşı düzenli bir şekilde tepki gösterme eğilimindedir. Sempatik sinir sisteminin (otonom sinir sisteminin bir parçası) uyarılması iç salgı bezlerinden hormonların salgılanmasını aktive eder ve hem kan damarlarını hem de vücudun istemsiz kaslarını kısıtlar.
İç salgı bezleri uyarıldığında, kalp hızı, glikoz metabolizması ve oksijen tüketimi artar. Parasempatik sinir sistemi de dinlenme süreci başladığında uyarılır. Hipofiz bezi vücut çeşitli hormonları serbest bıraktığında tepki verir ve bu da savunmacı ve adaptif mekanizmayı etkiler. Endorfin (vücudun kendi doğal ağrı kesicisi) de serbest bırakılır.
Böbrek üstü bezleri epinefrin hormonu (adrenalin) ve nörapinefrin (noradrenalin) üretiminden sorumludur. Bu hormonlar, strese veya fiziksel tehditlere "savaş veya kaç" tepkisini vermekten sorumlu sempatik sinir sistemine bağlıdır. Böbrek üstü bezi korteksi (dış tabakası), kortizol ve kortizon dahil kortikosteroitlerin (adrenal steroid olarak da bilinir) üretiminden sorumludur. Stres koşullarında yüksek oranda kortizol serbest kalır.
Dr. Selye, kronik stresin vücudun kaynaklarını tüketeceğine ve uyum kabiliyetini yitirmesine yol açacağına işaret etmekte. Stres devam ederse ve uzun sure gözetimsiz kalırsa, başa çıkma fonksiyonları tehlikeye girer ve hastalığa neden olur.