Pek çoğumuzun bildiği gibi bağışıklık sistemimizin ürettiği proteinler, vücudumuzda enflamasyon başta olmak üzere pek çok rahatsızlığa neden olabiliyor. Pankreatit oluşumunda da böyle bir mekanizmanın rol oynayabileceği düşünülüyor.
Aşırı alkol alımı ve safra kesesi taşlarının oluşumunun akut pankreatit oluşumu için risk faktörleri olduğu bilinmesine rağmen, bu etkenlerin vücuttaki hangi mekanizmaları tetikleyerek akut pankreatite yol açtığı halen araştırılmaktadır. Bununla beraber akut pankreatitte vücutta tam olarak neler olduğu da açıkça bilinememektedir.
Yapılan son araştırmalarda, vücutta bulunan ve kalsinörin gibi kalsiyuma duyarlı proteinlerin enflamasyonu (iltihap ve yangı) tetikleyerek semptomların oluşumuna yol açabileceği görülmüştür. Fakat bu proteinin tam olarak vücudun tepkilerini nasıl tetiklediği anlaşılamamıştır.
Henrik Thorlacius ve Maria Gomez adlı araştırmacılar, akut pankreatitte kalsiyum duyarlı hormonların rolünü daha yakından inceleyebilmek için araştırmalar yürütmüşlerdir. Araştırmalarında kalsinörinin de içinde bulunduğu bir protein ailesi olan NFAT grubu proteinlerin akut pankreatit oluşumu ile ilişkileri araştırılmıştır.
NFAT grubu proteinleri, transkripsiyon faktörleri olarak adlandırılmaktadır. Bunun anlamı hücrelerdeki DNA’ya bağlanarak, farklı hücrelerdeki özel genleri aktive etmekte olduklarıdır. Ayrıca bu proteinlerin bağışıklık sistemi hücreleriyle de sıkı ilişkileri olduğu da bilinmektedir.
Lund Üniversitesi’nde cerrahi profesörü olan Henrik Thorlacius şunları söylemiştir: "Çalıştığımız protein grubunun, pankreastaki enflamasyonun gelişimi üzerinde temel bir etkisi vardır. Enflamasyona neden olan proteinleri tespit ettiğimize göre artık akut pankreatit tedavisi için geliştirilebilecek ilaçların hangi amaç doğrultusunda işlev görmesi gerektiğini keşfettiğimizi düşünüyoruz.”
Sıçanlar üzerinde yapılan araştırmalarda NFAT ve akut pankreatit arasında ciddi ilişkiler bulunduğu görülmüştür. Özellikle bir varyant protein olan NFATc3’ün tripsinojen (tripsin isimli sindirim enziminin öncüsü) aktivitesini düzenleyerek akut pankreatit riski üzerinde önemli etkileri olduğu saptanmıştır. NFATc3’ün aktivasyonunun çok çeşitli yollar vasıtasıyla pankreastaki doku hasarı ve enflamasyonu tetiklediği tespit edilmiştir.
Dr. Henrik Thorlacius araştırmalarıyla ilgili bulguları için şunları belirtiyor: "Araştırmamızda pankreas haricinde aorta (kalpten çıkan en büyük atar damar), dalak ve akciğerlerin de etkilendiğini gördük. Bu sayede NFAT proteininin çok daha geniş seviyede enflamatuar hastalıkların oluşumuna neden olabileceğini fark ettik.”
Yapılan araştırmalardan elde edilen bulguların hem akut pankreatit hem de diğer enflamatuar hastalıklar için yapılacak yeni araştırmalara ve ilaç keşiflerine de yol göstereceği düşünülüyor.
Profesör Thorlacius yaptıkları araştırmanın sonuçlarına dayanarak, akut pankreatit tedavisi için NFATc3 proteininin aktivasyonunu engelleyebilen ve ciddi yan etkileri olmayan ilaçların araştırılıp geliştirilmesi gerektiğinin önemini vurguluyor.