Stres tüm vücut sistemlerinde en çok bağışıklık fonksiyonuna hasar verir. Otonom sinir sisteminin sempatik kısmını aşırı etkinleştirir ve böbrek üstü bezleri hormonlarının, özellikle de kortizol ve adrenalin salgısında artış olur. Bu hormonlar beyaz kan hücresi fonksiyonunu engeller, lenfosit üretimini azaltır ve bağışıklık sisteminin ana bezi olan timüs bezinin küçülmesine neden olur. Sonuç olarak bağışıklık sistemi fonksiyonunda önemli bir azalma ve enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı aşırı duyarlılık ortaya çıkar.
Stres ve viral enfeksiyon olasılığının arasındaki ilişki üzerine yapılan bir deneyde, 420 kişi bir yıl boyunca stres oluşumu için değerlendirildi. İş kaybı, ailede ölüm, taşınma, boşanma veya korku duyguları, sinir, üzüntü, öfke, huysuzluk veya güncel taleplerle başa çıkamama gibi olaylar dahil edildi. Sonrasında, beş soğuk algınlığı virüsünden birine maruz bırakıldılar ve 1 ay sonra antikorlara bakıldı. Strese daha az maruz kalanlardaki %74 oranına karşın, daha fazla stres altında bulunanların %90’ı enfekte oldu. 100 katılımcılı başka bir araştırmada (özellikle gerginlik ve öfke ile ilişkili türlerinden) strese maruz kalanların soğuk algınlığı veya bakteriyel enfeksiyon riskinin 5 kat daha fazla olduğu tespit edildi.
New York Mount Sinai Hastanesi araştırmacıları eşlerini kayıp etmiş erkeklerin bağışıklık fonksiyonunda önemli bir düşüş yaşadıklarını tespit etti. T hücreleri ve B lenfositleri, bağışıklık sisteminin gözetim mekanizması için önemlidir ve bu koşulda görevlerini durdururlar. İlginçtir ki, bu beyaz kan hücreleri vücuttan çıkarıldığında ve genellikle canlandırıcı etki yaratan solüsyon içine yerleştirildiklerinde bile pasif kalmışlardır.