Androjenik alopesi hem erkeklerde hem de kadınlarda görülür ve yetişkin erkeklerde normal kabul edilir. Erkek tipi kellik olarak da bilinen bu tür saç dökülmesi başın tepe kısmı ve önüne yayılmasından (geriye at nalı şeklinde bir saç bırakır) ve kafa derisinin sağlıklı durumundan tanınabilir. Andorjenik alopesisi olan kadınlarda, özellikle de kafa derisinin üstündeki saçların seyreldiği gözlenir. Bu bozukluğa, testosteronu dihidrotestosteron (DHT) hormonuna dönüştüren belli enzimlerin üretimini tetikleyen genetik önkoşulların neden olduğu düşünülmektedir. DHT’nin saç foliküllerini daralttığı ve kısmi ya da bütünsel kelliğe neden olduğu bilinmektedir.
Parçalı ya da tam kelliğe uzanan duruma alopecia areata ve alopecia circumscripta adı verilir. Alopecia areatanın kesin nedeni bilinmemektedir ancak bağışıklık sistemindeki bir bozukluğun tetiklediği düşünülmektedir.
Çoğu kez kafa derisini etkileyen durumlar saç dökülmesi ile sonuçlanır. Belirli bir nedene dair ilk ipucu, tam kellik (alopecia capitis totalis), parçalı kel noktalar, seyrelme ya da belli bölgelere özgü saç dökülmesi olmak üzere saç dökülme şekilleridir. Saçın ve altındaki derinin durumu da bir faktördür. Bazen yalnızca saç etkilenirken, bazen de ciltte gözle görülür bir hastalık gelişir.
Kafa derisindeki mantar enfeksiyonları da genellikle parçalı saç dökülmesine neden olur. Atlet ayağı ve saçkırana neden olanlara benzer mantarlar genellikle kızılötesi ışınlar altında parlamaktadır. Saçların bütünüyle dökülmesi, kullanılan ilaçların toksik durumlarına bağlı olarak kanser kemoterapisinin bir sonucudur. İntravenöz infüzyon sırasında kulakların hemen üstünden kafa çevresine geçirilecek bir turnike ilaçların kafa derisine ulaşmasını önleyerek saç dökülmesi azaltacak ya da ortadan kaldıracaktır. Buna karşın, bu teknik belli kanser türlerinin tedavisinde önerilmemektedir. Kemoterapiye bağlı saç dökülmesini önlemek üzere araştırması yapılan, GW 8510 adlı topikal bir jel Nisan 2000’den bu yana klinik deneylerde bulunmaktadır.
Sistemik hastalıklar çoğunlukla saç gelişimini ya seçici olarak ya da kafa derisini değiştirerek etkiler. Buna verilecek örneklerden biri tiroit bozukluklarıdır. Hipertiroit (çok fazla tiroit hormonu) saçın seyrek ve ince olmasına yol açar. Hipotiroit (çok az tiroit hormonu) ise hem saçları hem de cildi kalınlaştırır. Başta lupus erythematosus olmak üzere birkaç otoimmün hastalık da deriyi ve potansiyel olarak saçı etkilemektedir.
Saç dökülmesine, kişinin kendi saçını çekmesine neden olan ruhsal bir bozukluk ya da dürtü olan trichotillomania da neden olabilir. Bazı kişilerde önemli ameliyat ya da hastalıklar, hayattaki önemli değişimler (örn. boşanma, sevdiklerinin ölümü) ve zorlayıcı diyet değişikliklerini de içeren ağır zihinsel ya da fiziksel stres de saç dökülmesine neden olabilir. Bu tip saç dökülmesine Telogen effluvium adı verilir ve ikinci en yaygın saç dökülmesi tipidir.
Teşhis
Dermatologlar yalnızca gözlemleyerek bu durumu teşhis edebilir. Altta yatan başka hastalıklar içinse, lokal anestezi kullanarak deriden mikroskop altında incelenebilmesi için ufak bir parça alacak şekilde bir cilt biyopsisine başvurabilirler. Sistemik hastalıklar bir doktor tarafından yapılacak, sorunu tespit ve karakterize edecek özel testleri de içeren bütünsel bir değerlendirme gerektirir.